zuhur |
~ Ar ẓuhūr ظُهُور [#ẓhr fuˁūl msd.] 1. belirme, görünme, 2. görüntü, parıltı, gösteriş < Ar ẓahara ظَهَرَ ışıdı, parladı, belirdi |
|
zula |
~ Yun zúla ζούλα 1. tabaka haline getirilmiş esrar, 2. kaçak (mal), gizli (yer) < Yun zuló ζουλώ sıkmak, ezmek, bastırmak |
|
zulmet |
~ Ar ẓulma(t)/ẓulūma(t) ظُلْمَة [#ẓlm fuˁla(t) mr.] karanlık < Ar ẓalima ظَلِمَ hava karardı |
|
zulüm |
~ Ar ẓulm ظلم [#ẓlm fuˁl msd.] a.a. < Ar ẓalama ظَلَمَ zulmetti ≈ Ar ẓalima ظَلِمَ karardı (≈ Akad ṣulmu siyah ≈ Akad ṣalāmu karanlık olma ) |
|
zum |
~ İng zoom (uçak) pike yapma, (kamera) ani yaklaşma < İng zoom çizgi romanlada uçak sesi |
|
zurna |
[ Codex Cumanicus, 1303] ~ Fa sūrnāy/surnā سورناى/سرنا bir üflemeli çalgı, zurna Not: Farsça kaynaklarda daima sūr+nāy "düğün düdüğü" şeklinde analiz edilir. Ancak Luwi hiyeroglif yazısında bulunan zurni(ya)- "bir üfleme çalgı, boynuz" ve EYu sûrinks (a.a.) biçimleri, sözcüğün eski bir Yakındoğu dilinden kalıntı olabileceğini düşündürür. Gürcüce, Ermenice, Yunanca ve diğer Balkan dillerinde Farsça veya Türkçeden alıntıdır. Benzer sözcükler: davul zurna, zurnazen 02.03.2019 |
|
zü+ |
~ Ar ḏū ذو [#ḏw] sahip, malik |
|
zübde |
~ Ar zubda(t) زُبدة [#zbd fuˁla(t) mr.] 1. sütün kaymağı, tereyağı, 2. öz, hülasa < Ar zabada زَبَدَ yayık çalkaladı |
|
zücaciye |
< Ar zucāc زجاج [#zcc] cam +īya(t)1 ~ Aram zagāg זַגָג [#zgg] camcı ≈ Aram zgūgīthā זְגוּגִיתָא cam |
|
züğürt |
~ Erm tsaxort ձախորդ bedbaht, şom < Erm tsax ձախ sol, aykırı (Kaynak: Epr 3.142) |
|
zühal |
~ Ar zuḥāl زحال [#zḥl fuˁāl ] Satürn gezegeni < Ar zaḥala زحل geri durdu, uzaklaştı |
|