zerrin |
~ Fa/OFa zarrīn زرّين altın gibi, altından yapılmış ≈ Ave zarənaēna- a.a. |
|
zerzevat |
< Fa sabzī سبزى sebze +āt |
|
zevahir |
~ Ar ẓawāhir ظواهر [#ẓhr fawāˁil çoğ.] görünen şeyler, görüntüler < Ar ẓāhira(t) ظاهرة [t.] görünen şey |
|
zeval |
~ Ar zawāl زَوَال [#zwl faˁāl msd.] 1. düşme, inme, düşkünlük, 2. güneşin inişi, öğleden sonra < Ar zāla زَالَ düştü, eksildi, tükendi |
|
zevat |
~ Ar ḏawāt ذوات [#ḏw çoğ.] zatlar, kişiler < Ar ḏāt ذات [t.] kişi +āt |
|
zevce |
[ Filippo Argenti, Regola del Parlare Turco, 1533] ~ Ar zawca(t) زوجة [#zwc fem.] dişi eş ~ Aram zawgtā זַוּתָא a.a. → zevç 12.08.2015 |
|
zevç |
~ Ar zawc زوج [#zwc] çift, çift olan şeyin teki, eş, karı veya koca ~ Aram zawg זוג [#zwg] çift, karı koca ~ EYun zeûgos ζεῦγος a.a. |
|
zevk |
~ Ar ḏawḳ ذوق [#ḏwḳ faˁl msd.] tatma, tat, lezzet, keyif < Ar ḏāḳa ذاق tattı, tadına baktı |
|
zevzek |
< ? |
|
zeybek |
< ? |
|
zeyil |
~ Ar ḏayl ذيل [#ḏyl] kuyruk, giysinin eteği, uzantı, ek, ilave < Ar ḏāla ذالَ uzun idi, uzadı, kuyruk kaldırdı |
|