zül |
~ Ar ḏull ذلّ [#ḏll fuˁl msd.] düşkünlük, alçalma, hor ve hakir olma < Ar ḏalla ذلّ hor ve hakir idi (≈ Aram #dll דלל küçülme, azalma ) |
|
zülbiye |
~ Fa zalūbā/zirbā زلو با çeşitli şekillerde tarif edilen karışık aş veya tatlı |
|
zülcelal |
~ Ar ḏū'l-calāl ذوالجلال azamet sahibi, Allah'ın bir sıfatı |
|
zülfikar |
~ Ar ḏū'l-fiḳar ذو الفقر 1. omurgalı, 2. Hz Ali'nin kılıcının adı § Ar ḏū ذو sahip + Ar al-fiḳar الفقر omurga, belkemiği |
|
zülfiyar |
~ Fa zulf-i yār زلف يار yarin saçı |
|
zülkarneyn | ||
zülüf |
~ Fa zulf زُلْف saç, özellikle yüzün iki yanından sarkan saç |
|
zümre |
~ Ar zumra(t) زُمرة [#zmr fuˁla(t) mr.] küme, topluluk, bir insan grubu |
|
zümrüt |
~ Ar/Fa zumurrud/zumrud زمرد bir değerli taş ≈ Aram zmargad/zmargdā זמרגדא a.a. (Kaynak: Jastrow sf. 405)≈ EYun smáragdos σμάραγδος a.a. ≈? Akad barraqtu bir tür değerli taş (Kaynak: CAD sf. 2.113)< Akad barāqu parlamak, şimşek çakmak (Kaynak: CAD sf. 2.103) |
|
zünnar |
~ Ar zunnār زُنَّار [#znr] keşişlerin bağladığı kuşak ~ EYun zonárion ζωνάριον [küç.] küçük kuşak < EYun zōnē ζώνη kuşak +arion |
|
züppe |
< ? |
|