yalı |
~ OYun yiáli γιάλη sahil, deniz kıyısı, özellikle kıyı kumsalı [mod. gialós] << EYun aigialós αιγιαλός a.a. |
|
yalım |
<< OTü yalın/yalım alev, parıltı < ETü yal- yanmak, parlamak +In |
|
yalın |
<< ETü yalıŋ çıplak < ETü yalın- soyunmak, soyulmak +I(g) |
|
yalıt|mak |
< TTü yalın- soyunmak |
|
yallah |
~ Ar yā-llāh ياالله ya allah |
|
yalnız |
ETü: [ Irk Bitig, <900] << ETü yalıŋuz/yalŋus yalnız < ETü yalıŋ a.a. +Uz → yalın Not: ETü +uz veya +us ekinin işlevi açık değildir. Anadolu ağızlarında yalangoz/yalanguz biçimleri yaygındır. Benzer sözcükler: yalnızlaşmak, yalnızlık, yapayalnız 21.02.2020 |
|
yalpa |
< ? |
|
yaltak |
<< TTü yaldak kuyruk sallayan, dalkavuk (< TTü yaldan- (köpek) kuyruk sallamak +Uk <? TTü yal köpek yemeği ) |
|
yalvaç |
<< ETü yalāvaç/yalāvar elçi, haberci |
|
yalvar|mak |
<< ETü yalvar- dil dökmek <? ETü yalıġ dil? +(g)Ar- |
|
yama |
<< ETü yamaġ yama < ETü yama- +I(g) |
|