yalama |
<? TTü yala- yalamak +mA |
|
yalan |
<< ETü yalġan iftira, töhmet < ETü yalġa-/yala- 1. yalamak, 2. iftira etmek, dil uzatmak +In < ETü *yalıġ dil +(g)A- |
|
yalapşap |
< ? |
|
yalaz |
<< OTü yalabız/yalawız alev < OTü yalabı- alevlenmek, parlamak +Uz |
|
yalçın |
< TTü yalav/yalın parıltı +çIn < TTü yal- yanmak, parlamak |
|
yaldız |
TTü: [ Meninski, Thesaurus, 1680] ≈ ETü/TTü yulduz parıltı, yıldız → yıldız Not: Yıldız (ETü yultuz) sözcüğünden analoji yoluyla türetildiği anlaşılıyor. • TTü "parıldama" ifade eden yalabı-, yalbı-, yalbır-, yaldıra- fiilleri yapıca muğlaktır. Benzer sözcükler: yaldızlamak 03.08.2015 |
|
yalelli |
~ Ar yā lallī يا للّى nakarat sözü, laylom |
|
yalı |
~ OYun yiáli γιάλη sahil, deniz kıyısı, özellikle kıyı kumsalı [mod. gialós] << EYun aigialós αιγιαλός a.a. |
|
yalım |
<< OTü yalın/yalım alev, parıltı < ETü yal- yanmak, parlamak +In |
|
yalın |
<< ETü yalıŋ çıplak < ETü yalın- soyunmak, soyulmak +I(g) |
|
yalıt|mak |
< TTü yalın- soyunmak |
|