viyadük |
~ Fr viaduc yol veya demiryolu köprüsü § Lat via yol (<< HAvr *weǵʰ-ya- < HAvr *weǵʰ- gitmek, götürmek, iletmek ) + Lat ductus [pp.] ileten, nakleden (< Lat ducere iletmek +()t° ) |
|
viyak |
: onom çocuk ağlaması sesi |
|
viyol |
~ Fr alvéole 1. çukur kap, özellikle arı peteği, diş yuvası, 2. karton veya plastik yumurta kabı ~ Lat alveolus küçük kap < Lat alveus ahşaptan oyma tekne, hokka ≈ Lat alvus karın, bağır, insan ve hayvanın iç boşluğu |
|
viyola |
~ İt viola Batı müziğinde bir çalgı, alto keman ~ İsp viduela Arap müziğinden alınmış eski bir çalgı << OLat vidula [küç.] bohça, torba ≈ Lat vidulus a.a. |
|
viyolet |
~ Fr violette [küç.] menekşenin küçük çeşidi < Fr viole menekşe +et° ~ Lat viola a.a. |
|
viyolon |
[ Hüseyin Rahmi Gürpınar, <1930] ~ Fr violon keman ~ İt violone [büy.] eski bir çalgı, büyük keman < İt viola keman +on → viyola Benzer sözcükler: viyolonist Bu maddeye gönderenler: viyolonsel 30.09.2017 |
|
viyolonsel |
~ Fr violoncelle bir çalgı, bariton keman ~ İt violoncello [küç.] «büyük kemanın küçüğü», a.a. < İt violone [büy.] eski bir çalgı, büyük keman |
|
vize |
~ İt visa «görüldü», pasaportta onay damgası << Lat visa görülmüş < Lat videre, vis- görmek |
|
vizite |
~ Fr visite / İt visita ziyaret < Lat visitare görüşmek, sık sık görmek < Lat videre, vis- görmek |
|
vizon |
~ Fr vison kokarca cinsinden bir kürk hayvanı, bunun kürkü ~ Ger *wisulōn- < Ger *wis- pis kokmak |
|
vizör |
~ Fr viseur zırhın gözü örten fakat görme olanağı veren kısmı (esk.), her türlü bakma deliği ~ Lat visor a.a. < Lat videre görmek +(t)or |
|