varil |
≈ Yun varéli βαρέλι küçük fıçı ~ İt barrile a.a. << OLat barrilus/barriculus [küç.] a.a. < OLat *barrica fıçı |
|
varis1 |
~ Ar wāriṯ وارث [#wrs̠ fāˁil fa.] miras edinen, mirasçı < Ar wariṯa ورث miras edindi |
|
varis2 |
~ Fr varice damar genleşmesi, varis << Lat varix, varic- a.a. << HAvr *wer-² vücutta şiş, ben vb. |
|
varit |
~ Ar wārid وارد [#wrd fāˁil fa.] 1. gelen, denk gelen, başa gelen, 2. gelir, irat |
|
varoluşçu |
|
|
varoş |
"sur dışı yerleşim" [ Osmanlı Kanunnameleri, <1566] ~ Mac város kasaba, kent < Mac vár kale, hisar Not: Türkçede sözcüğün orijinal anlamı "sur dışı mahalle"dir. "Dar gelirli halkın yaşadığı mahalle" anlamı 1994 dolayında türemiştir. 22.09.2017 |
|
varsay|mak |
|
|
varsıl |
< TTü var +sIl |
|
varta |
~ Ar warṭa(t) ورطة [#wrṭ faˁla(t) msd.] uçurum, (mec.) bela, badire ~ EYun bárathron βάραθρον uçurum, özellikle Atina'da ölüm mahkûmlarının atıldığı bayır, mec. bela, felaket |
|
varyant |
~ Fr variante bir şeyin normalden sapan biçimi ~ Lat varians değişmek, değiştirmek ~ Lat variare değiştirmek, farklı kılmak, çeşitlendirmek +ent° << HAvr *wer-3 dönmek, döndürmek |
|
varyasyon |
~ Fr variation değiştirme, değişim, değişkenlik ~ Lat variatio a.a. < Lat variare değiştirmek +(t)ion |
|