uğul |
: onom pes perdeden vızıltı sesi, arı sesi |
|
uğur |
<< ETü oġur/uġur 1. kasıt, 2. fırsat, denklik, tesadüf, 3. (Oğuzca) rastlık, şans |
|
uğurla|mak |
<< ETü uġurla- zaman ve fırsat kollamak, hırsızlık yapmak < ETü oġur/uġur fırsat +lA- / ETü oġrı/uġrı hırsız |
|
uhde |
~ Ar ˁuhda(t) عهدة [#ˁhd fuˁla(t) mr.] üstlenme, sorumluluk alma < Ar ˁahida عَهِدَ ısmarladı, sözleşti, şart koştu |
|
uhrevî |
~ Ar uχrawī اُخْرَوِى [nsb.] öbür dünyaya veya ölümden sonrasına ilişkin < Ar uχrā اُخْرَى [#Aχr sf. fem.] sonraki şey +ī < Ar āχir آخِر son, sonraki |
|
uhuvvet | ||
ukalâ |
~ Ar ˁuḳalāˀ عُقَلاء [#ˁḳl fuˁalā çoğ.] akıllılar < Ar ˁāḳil عاقل [t.] akil, akıllı |
|
ukba |
~ Ar ˁuḳbāˀ عقبَى [#ˁḳb fuˁlāˀ ] akıbet, İslam mitolojisinde sonraki dünya < Ar ˁaḳaba عَقَبَ izledi, ardından geldi |
|
ukde |
~ Ar ˁuḳda(t) عقدة [#ˁḳd fuˁla(t) mr.] düğüm, (mec.) bilmece < Ar ˁaḳada عقد bağladı, düğümledi |
|
ula|mak |
<< ETü ula- birleştirmek, eklemlemek |
|
ulak |
≈ ETü ulaġ menzil, posta, menzil atı < ETü ula- bağlamak, birleştirmek +Uk |
|