tefeci |
< TTü defe/tefe varak destesi ~ Ar daffa(t) دَفَّة [#dff] 1. kapı veya pencere kanadı, 2. kitabın ön ve arka kapağı |
|
tefek |
< ? [ikil.] |
|
tefekkür |
~ Ar tafakkur تفكّر [#fkr tafaˁˁul V msd.] düşünme, akıl yürütme < Ar fakara فَكَرَ düşündü |
|
teferruat |
< Ar tafarruˁ تفرّع [#frˁ tafaˁˁul V msd.] dallanma, kollara ayrılma < Ar faraˁa فرع dallandı |
|
tefessüh |
~ Ar tafassuχ تفسّخ [#fsχ tafaˁˁul V msd.] sakatlanma, hukuken geçersiz kılınma < Ar fasaχa فَسَخَ kolunu veya bacağını çıkardı, hukuken geçersiz kıldı |
|
tefhim | ||
teflon |
~ marka Teflon [abb.] bir plastik madde ☼ (İlk kullanım: 1944 Roy Plunkett & Kinetic Chemicals, ABD.) < İng tetrafluorethylene dört fluor molekülü içeren etilen türevi |
|
tefrik |
~ Ar tafrīḳ تفريق [#frḳ tafˁīl II msd.] 1. ayırma, ayrıştırma, 3. aritmetikte çıkarma < Ar faraḳa فَرَقَ ayırdı |
|
tefrika |
~ Ar tafriḳa(t) تفرقة [#frḳ tafˁila(t) II msd.] ayrılmış şey, bölük, bölüm < Ar faraḳa فَرَقَ ayırdı |
|
tefriş |
~ Ar tafrīş تفريش [#frş tafˁīl II msd.] yere yatak veya döşek serme, taş döşeme < Ar farş فرش yaygı, halı, döşek |
|
tefrit |
~ Ar tafrīṭ تفريط [#frṭ tafˁīl II msd.] geride kalma, eksik ve yetersiz olma, ihmal etme < Ar faraṭa فرط ileri gitti |
|