tat1 |
<< ETü tatıġ lezzet < ETü tat-/tatı- tatmak +I(g) |
|
tat2 |
<< ETü tat yabancı, kâfir, özellikle İranlı |
|
tatar |
< öz Tatar 1. bir Moğol aşireti, 2. Moğol hanedanı tarafından yönetilen Kıpçak Türklerine verilen ad |
|
tatarcık |
< öz Tatar Türk veya Moğol asıllı bir göçebe halk +çUk |
|
tatava |
~ ? |
|
tatbik | ||
tatil |
~ Ar taˁṭīl تعطيل [#ˁṭl tafˁīl II msd.] atıl etme, başıboş bırakma, ihmal etme, salma < Ar ˁaṭala عطل hareketsiz veya başıboş idi |
|
tatmin |
~ Ar *taṭmīn تطمين [#ṭmn tafˁīl II msd.] < Ar iṭminān إطمنان [ifˁilāl XI msd.] dinme, sakinleşme, huzur bulma |
|
tattoo |
~ İng tattoo dövme ☼ (İlk kullanım: 1769 James Cook, İng. kâşif.) ~ Tah tatau |
|
tatula |
~ Fa tatula تاتوله zehirli ve dekoratif bir bitki, datura ~ Hind dhatūra a.a. |
|
taun |
~ Ar ṭāˁūn طاعون [#ṭˁn] veba, veba kabarcığı < Ar ṭaˁana طعن mızrak veya kılıçla deldi, sançtı |
|