taraf |
~ Ar ṭaraf طرف [#ṭrf faˁal ] bakım, cihet, yan, yön < Ar ṭarafa طرف baktı, göz attı ≈ Ar ṭarf طرف göz |
|
tarafeyn |
~ Ar ṭarafayn طرفين [dual.] iki taraf < Ar ṭaraf طرف [#ṭrf] +ayn |
|
tarak |
<< ETü tarġak saç tarama aleti < ETü tarġa- taramak +(g)Ak |
|
tarantula |
~ İt tarantola bir tür büyük örümcek < öz Taranto İtalya'da bir kent +ul° |
|
tarassut |
~ Ar taraṣṣud ترصّد [#rṣd tafaˁˁul V msd.] gözleme, gözetleme < Ar raṣada رصد gözetledi |
|
tarator |
"sarmısaklı ve sirkeli bir tür sos" [ Evliya Çelebi, Seyahatname, 1665] ~ Ven trattòr lokantacı, aşçı [İt trattore] < Ven trattar işlemek, iş yapmak, konu edinmek, meslek edinmek +(t)or << Lat tractare a.a. → traktör 27.08.2017 |
|
taravet |
~ Ar ṭarāwa(t) طراوة [#ṭrw faˁāla(t) msd.] tazelik < Ar ṭarī طرى taze, yaş ~ Fa tar تر a.a. |
|
tarayıcı |
< TTü tara- +çI |
|
taraz |
≈ Fa tarāz تراز bükülmemiş ipek ipliği, tel <? TTü tara- |
|
tarçın |
~ Fa dāre çīnī دار چينى «Çin ağacı», Güney Asya kökenli bir ağacın kabuğundan elde edilen baharat << OFa dāre çēnīk a.a. |
|
taret |
~ İng turret silahla donatılmış küçük kule ~ EFr touret [küç.] küçük kule < EFr tour kule << Lat turris a.a. |
|