takvim |
~ Ar taḳwīm تقويم [#ḳwm tafˁīl II msd.] 1. düzeltme, doğrultma, reform, 2. konum belirleme, enlem ve boylam ölçme, 3. almanak, takvim |
|
takviye |
~ Ar taḳwiya(t) تقوية [#ḳwy tafˁila(t) II msd.] güçlendirme, kuvvetli kılma < Ar ḳawwā قَوَّا [II f.] güçlendirdi |
|
takyidat |
< Ar taḳyīd تقييد [#ḳyd tafˁīl II msd.] kısıtlama, şarta bağlama, kayıt altına alma +āt < Ar ḳāda bağladı |
|
talak |
~ Ar ṭalāḳ طلاق [#ṭlḳ faˁāl msd.] boşama, boşanma < Ar ṭalaḳa طَلَقَ salındı, serbest kaldı, boşandı ≈ Aram ṭəlaḳ טְלַק atmak, salmak |
|
talakat |
~ Ar ṭalāḳa(t) طلاقة [#ṭlḳ faˁāla(t) msd.] serbest ve neşeli olma, azadelik, sıkıntısızlık < Ar ṭalaḳa ipinden kurtuldu, boşandı, azat oldu, salındı |
|
talan |
TTü: [ Darir, Fütuhu'ş-Şam terc., 1392] ~ Moğ talagan akın, yağma < Moğ tala- yağmalamak → dala- Not: TTü olağan /t-/ > /d-/ evriminin görülmeyişi, Tatarca veya diğer doğu lehçelerinden ikincil bir alıntıyı düşündürür. Evliya Çelebi sözcüğü İran Türklerine ve Tatarlara özgü bir deyim olarak kullanır. 11.05.2020 |
|
talasemi |
~ Fr talassémie / İng thalassemia Akdeniz kansızlığı adı verilen hastalık ☼ (İlk kullanım: 1932 Whipple & Bradford, Amer. tabip.) § EYun thalassa θάλασσα deniz, özellikle Akdeniz + EYun ʰaîma ἁῖμα kan |
|
talaş |
~ Fa tarāş/tarāşe تراش/تراشه testere veya rende artığı, yonga |
|
talebe |
~ Ar ṭalaba(t) طلبة [#ṭlb faˁala(t) çoğ.] 1. talipler, talep edenler, 2. medrese öğrencileri, şakirtler < Ar ṭālib طالب [t.] talep eden |
|
talep |
~ Ar ṭalab طَلَب [#ṭlb faˁal msd.] 1. isteme, 2. istek, dilek < Ar ṭalaba طَلَبَ istedi, diledi |
|
tali |
~ Ar tālī تالٍ [#tlw fāˁil fa.] izleyen, arkadan gelen < Ar talā تَلَا izledi, takip etti |
|