tabanca |
<< TTü tabança el ayası, tokat < TTü taban ayak tabanı +çA |
|
tabanvay |
§ TTü taban ayak + TTü tramvay kamu ulaşım aracı |
|
tabasbus |
~ Ar tabaṣbuṣ تبصبص [#bṣ tafaˁfuˁ q. II msd.] kuyruk sallama, yaltaklanma < onom baṣbaṣa بصبص (hayvan) kuyruk salladı |
|
tabela |
~ İt tabella levha, tabla, tepsi, masa << Lat tabella [küç.] levhacık < Lat tabula tablet, levha +ell° |
|
tabi |
~ Ar tābiˁ تابع [#tbˁ fāˁil fa.] birinin peşinden giden, bağımlı, uyruk < Ar tabaˁa تبع izledi |
|
tabiat |
[ Edib Ahmed, Atebet-ül Hakayık, <1250?] ~ Ar ṭabīˁa(t) طبيعة [#ṭbˁ faˁīlā(t) sf. fem.] yaradılış, karakter, irade ve eğitimden bağımsız olan şey < Ar ṭabaˁa طبع mühür ve damga bastı, damgaladı → tab1 Not: Karş. karakter. • "İnsan eseri olmayan her şey" anlamı 20. yy'da ön plana geçmiştir. Benzer sözcükler: tabiat bilgisi, tabiat kanunu, tabiat parkı, tabiatıyla, tabiatüstü 09.04.2015 |
|
tabii |
~ Ar ṭabīˁī طبيعى [#ṭbˁ nsb.] yaradılışa uygun, doğal < Ar ṭabīˁa(t) طبيعة tabiat +ī |
|
tabiiyet |
< Ar tābiˁ تابع bağlı, bağımlı +īya(t)2 |
|
tabip |
~ Ar ṭabīb طبيب [#ṭbb faˁīl sf.] hekim, doktor < Ar ṭabba طَبَّ hekimlik yaptı |
|
tabir |
~ Ar taˁbīr تعبير [#ˁbr tafˁīl II msd.] anlam çıkarma, yorumlama, özellikle rüya yorma < Ar ˁabara عَبَرَ geçti |
|
tabla |
~ Ar ṭabl/ṭabla طبلة [#ṭbl] yassı ve yuvarlak tepsi, daire şeklinde çeşitli yassı nesnelerin adı ~ Aram ṭablā טַבְלָא tablet, yazı veya oyun tahtası, hesap cetveli (Kaynak: Jastrow sf. 518.)~ Lat tabula tablet, levha, yazı tahtası, oyun tahtası |
|