susam |
/ Ar simsim سمسم tohumlarından yağ çıkarılan susam bitkisi ~ Fa sūsam سوسم süsen, zambak ~ Aram şūmşəmā שומשמא a.a. ~ Akad şamşammū yağ otu § Akad şamnu yağ + Akad şammu ot, ilaç, şifalı bitki |
|
susta |
~ İt sosta durma, durdurma, durdurucu aygıt < İt sostare durmak, duraklamak << Lat substāre, substāt- a.a. < Lat sub+ stāre, stāt- durmak |
|
suş |
~ Fr souche 1. ağaç gövdesi, özellikle ağaç kesildikten sonra geriye kalan kütük, 2. soy, soyağacı ~ Ger |
|
suşi |
~ Jap sushi 寿司 yosuna sarılmış pirinç ve çiğ balıkla yapılan meze < Jap edomae nigirizushi «Edo usulü hızlı zushi», a.a. < Jap narezushi ekşitilmiş balık |
|
sutyen |
~ Fr soutien-gorge göğüs desteği, göğüslük < Fr soutenir alttan tutmak, desteklemek << Lat sustinere, sustent- a.a. < Lat sub+ tenere, tent- tutmak |
|
suvar|mak | ||
suvat |
<< TTü suva- su verme, ıslatma +Ut |
|
suvenir |
~ Fr souvenir yadigâr < Fr souvenir anmak, hatırlamak (fiil) << Lat subvenire 1. aklına gelmek < Lat sub+ venire, vent- gelmek |
|
suzeni |
~ Fa sūzanī سوزنى iğne işi < Fa/OFa sūzan سوزن iğne +ī (≈ Sans sūçi a.a. ) |
|
suzidil |
~ Fa sūz-i dil سوز دل yürek yanığı § Fa sūz سوز yanık + Fa dil دل kalp, gönül |
|
suzinak |
~ Fa sūznāk سوزناك ateş-değmiş, yanık |
|