suhulet |
~ Ar suhūla(t) سهولة [#shl fuˁūla(t) msd.] yumuşama, yumuşaklık, akıcılık, kolaylık < Ar sahala سهل yumuşadı, gevşedi, kolaylaştı |
|
suhunet |
~ Ar saχūna(t) سخونة [#sχn faˁūla(t) msd.] hararet, ısınma, kızgınlık < Ar saχuna سخن ısındı, kızdı |
|
suikast |
§ Ar sūˀ سؤ [#swA] kötülük, fenalık, habaset (< Ar sāˀa kötü idi, kötüleşti ) + Ar ḳaṣd قصد kasıt, maksat |
|
suiniyet |
§ Ar sūˀ سؤ kötülük, fenalık + Ar niyya(t) نيّة niyet |
|
suistimal |
§ Ar sūˀ سؤ kötülük + Ar istiˁmāl إستعمال kullanma |
|
suizan | ||
sukuk |
~ Ar ṣukūk صكوك [#ṣkk fuˁūl çoğ.] < Ar ṣakk صكّ emre yazılı senet, poliçe ~ OFa çak چك a.a. |
|
sukut |
~ Ar suḳūṭ سقوط [#sḳṭ fuˁūl msd.] düşme < Ar saḳaṭa سَقَطَ düştü |
|
sulak |
< TTü sula- +Uk |
|
sulh |
~ Ar ṣulḥ صلح [#ṣlḥ fuˁl msd.] barış < Ar ṣalaḥa صلح uygun ve yararlı idi, uydu, uyum gösterdi (≈ Aram ṣəleḥ צלח 1. yarmak, 2. başarmak, müreffeh olmak, uygun olmak ) |
|
sulp |
~ Ar ṣulb صُلْب [#ṣlb fuˁl ] 1. omurga, belkemiği, 2. (mec.) soy, tohum < Ar ṣaluba صَلُبَ dik idi, dik durdu |
|