son |
<< ETü soŋ bitim, nihayet, ayak topuğu (ad), sonra (edat) |
|
sonar |
~ İng sonar ses dalgalarıyla mesafe ölçen cihaz < Lat sonus ses |
|
sonat |
~ Fr sonate klasik Batı müziğinde bir form ~ İt sonata 1. seslendirme, dinleti [esk.], 2. a.a. < İt/Lat sonare seslendirmek +()t° |
|
sonda |
~ Fr sonde 1. deniz derinliği ölçme aleti, iskandil, 2. cerrahide sonda (~ Nor sundgyrd/sundline deniz derinliği ölçme aygıtı, iskandil ) < Nor sund deniz, derinlik << Ger *swm-to |
|
sondaj |
~ Fr sondage (denizcilikte) sonda ile derinlik ölçme, (karada) ölçüm veya inceleme amaçlı kazı < Fr sonder iskandil etmek +age |
|
sone |
[ Ahmed Rasim, Şehir Mektupları, 1898] ~ Fr sonnet bir şiir türü << EFr sonet [küç.] kısa şarkı → sonat 07.09.2012 |
|
sonra |
<< OTü soŋra sonra, bilahare < ETü soŋ son, sonra +rA |
|
sonuç |
§ TTü son + TTü uç |
|
sopa |
<< Fa çūba değnek, çubuk |
|
soprano |
~ İt soprano 1. üstteki, 2. çok sesli koroda üst perde [esk.], üst perde kadın sesi < İt sopra üst, üzeri, üstün << Lat super a.a. |
|
sor|mak |
<< ETü sor- sormak, aramak, peşinden gitmek ≈ Moğ sura-/sorı- a.a. |
|