selüloz |
~ Fr cellulose canlılarda hücre duvarının hammaddesini oluşturan kimyasal madde ☼ (İlk kullanım: 1835 Anselme Payen, Fr. kimyacı.) < Lat cellula [küç.] hücrecik +ose < Lat cella hücre +ul° |
|
selva |
~ İsp selva tropik orman << Lat silva orman |
|
selvi |
~ Ar/Fa sarv سرو kozalaklı bir ağaç, cypressus ≈ Aram şarwīn/şarwaynā/şurbinnā שרוין a.a. ≈ Akad şurmēnu/şurˁīnu a.a. (Kaynak: CAD sf. 17.3 349-353) |
|
sema1 |
~ Ar samāˀ سماء [#smw faˁāl msd.] 1. üst, yüksek, en üstte olan, 2. çatı, tavan, ayakkabının üst kısmı vb. 3. gökyüzü < Ar samā سما yüksek idi, yükseldi, yüceldi |
|
sema2 |
~ Ar samāˁ سماع [#smˁ faˁāl msd.] dinleti, müzik, raks < Ar samaˁa سَمَعَ duydu, dinledi |
|
semafor |
"demiryolu sinyali" [ Cumhuriyet - gazete, 1929] ~ Fr sémaphore denizcilikte flamalarla işaretleşme sistemi § EYun sḗma σήμα işaret, simge, gösterge + EYun phóros φόρος taşıyan < EYun phérō, phor- φέρω taşımak, getirmek 20.08.2019 |
|
semah |
~ Ar samāˁ سماع [#smˁ faˁāl msd.] dinleme, dinleti |
|
semai |
~ Ar samāˁī سماعى [nsb.] dinleti, konser < Ar samāˁ سماع [#smˁ] dinleme +ī |
|
semantik |
~ Fr semantique anlama ilişkin ☼ (İlk kullanım: 1897 Michel Bréal, Fr. düşünür.) ~ EYun sēmantikós σημαντικός anlam ifade eden, anlamlı < EYun sēmaínō σημαίνω işaret etmek, anlam ifade etmek +ik° < EYun sḗma σήμα işaret, simge, gösterge |
|
semaver |
~ Rus samovar içinde ısıtıcı tertibatı olan çay pişirme cihazı § Rus samo kendi + Rus varit' kaynamak |
|
semavi |
~ Ar samāwī سماوى [nsb.] gökyüzüne ait, göksel, gök rengi < Ar samāˀ سماء [#smw] gökyüzü +ī |
|