sav|mak |
≈ ETü savul- gitmek, uzaklaşmak < ETü sal- göndermek, uzaklaştırmak |
|
savan1 |
~ Yun sávano σάβανο kefen, yatak örtüsü << EYun sábanon σάβανον keten örtü, peşkir |
|
savan2 |
~ Fr savane tropik bölgelere özgü ağaçsız çayır ~ İsp sabana a.a. ☼ (İlk kullanım: 1526 Gonzalo Fernández de Oviedo, İsp. tarihçi.) ~ Taino zavana |
|
savaren |
~ Fr savarin bir tür pasta < öz Jean Anthelme Brillat-Savarin Fransız yazar, siyasetçi ve gastronom (1755-1826) |
|
savaş |
< OTü *sava- söz söylemek +Iş < ETü sav söz |
|
savaş|mak |
Oğ: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü-O savaş- tartışmak, mücadele ve muharebe etmek < ETü *sava- söz çarpmak? +Iş- < ETü sav söz +(g)A- → sav Not: Esasen "tartışmak, karşılıklı (ağır) söz söylemek" anlamındadır. Benzer sözcükler: savaşılmak, savaşım, savaşkan, savaştırmak 30.09.2017 |
|
savcı |
~ ETü savçı sözcü, elçi < ETü sav söz +çI |
|
savlet |
~ Ar ṣawla(t) صَولة [#ṣwl faˁla(t) msd.] hücum, akın < Ar ṣāla صَالَ aniden üstüne atladı, saldırdı |
|
savsakla|mak |
<< TTü savsak başından savan, ihmalci +lA- < TTü savsa- savmak istemek +Uk < TTü sav- +sA- |
|
savt |
~ Ar ṣawt صوت [#ṣwt faˁl msd.] bağırma, insan sadası, ses < Ar ṣāta صات bağırdı, ses etti |
|
savun|mak |
< TTü sav- def etmek +In- |
|