satır2 |
~ Ar sāṭūr ساطور [#sṭr] kasapların kullandığı ağır bıçak < Ar saṭara سطر 1. kılıçla kesti, 2. yazı yazdı, çizdi |
|
satir |
~ Fr satire hiciv, alaylı yergi, karikatür ~ Lat satyra a.a. ~ EYun sátyros σάτυρος 1. mitolojide keçi ayaklı ve insan gövdeli yaratık, 2. gülünç ve müstehcen kimse |
|
satlıcan |
<< TTü zatülcenb ~ Ar ḏātu'l-canb kaburga iltihabı, pleuritis |
|
satranç |
~ Ar şaṭranc شطرنج maruf oyun ~ OFa çatrang a.a. ~ Sans cáturaṅga चतुर्ङ्ग «dört kol», dört unsurdan oluşan ordu § Sans cátur dört + Sans aṅgam kol, uzuv |
|
satrap |
~ Fr satrape başına buyruk bölge yöneticisi ~ EYun sátrapēs σάτραπης Pers krallığında eyalet valisi ~ EFa χşathrapā şehriban, a.a. < EFA χşathra krallık, beylik |
|
satsuma | ||
satüre |
~ Fr saturé [pp.] doymuş, doyurulmuş < Fr saturer [den.] doyurmak +é < Lat satura tokluk < Lat satiare doyurmak +(t)ura << HAvr *sh₂ti-s (*sati-s) a.a. < HAvr *seh₂- (*sā-) doyurmak |
|
Satürn |
~ Fr Saturne eski Roma tanrılarından biri, bir gezegen ~ Lat Saturnus eski Roma tanrılarından biri (<< ALat saeturnus ) < Lat sērere, sat- ekin ekmek |
|
satvet |
~ Ar saṭwa(t) سطوة [#ṣtw faˁla(t) msd.] ezici güç gösterme, kahretme, kahredicilik < Ar saṭā سطا saldırdı, kahretti |
|
sauna |
~ Fin sauna Fin hamamı |
|
sav |
<< ETü sav söz |
|