sari1 |
~ Ar sāri ٍسارٍ [#sry fāˁil fa.] akıcı, bulaşıcı < Ar sarā سَرَى aktı, yayıldı, bulaştı |
|
sari2 |
~ İng sari Hint kadın giysisi ~ Hind sarī elbise, örtü |
|
sarih |
~ Ar ṣarīḥ صريح [#ṣrḥ faˁīl sf.] berrak, net, anlamı açık < Ar ṣaraḥa berrak idi, açık ve net konuştu |
|
sarin |
~ İng sarin / Alm Sarin sinir sistemini etkileyen zehirli bir gaz ☼ (İlk kullanım: 1938 IG Farben, Alm. kimya şirketi.) < öz Schrader, Ambros, Ritter gazı keşfeden Alman kimyagerler |
|
sark|mak |
<< ETü sark- salınmak, sallanmak, boş ve gevşek kalmak. << ETü *salk- < ETü sal- +Ik- |
|
sarkaç | ||
sarkastik |
~ Fr sarcastique acıtıcı bir şekilde alay eden < Lat sarcasticus 1. dişiyle et koparan, 2. acı söyleyen, hicveden ~ EYun sarkastikós σαρκαστικός < EYun sarkázō σαρκάζω köpekler gibi ısırarak et koparmak +istik° < EYun sárks σάρξ et |
|
sarkıntı |
< TTü sarkın- saldırmak, tecavüz etmek < TTü sark- 1. asılı kalmak, sallanmak, 2. saldırmak +(In)tI |
|
sarkıt |
< TTü sark- +Ut |
|
sarkoma |
~ Fr sarcome / İng sarcoma et görünümünde bir tür habis ur < EYun sarkóō σαρκόω ete benzemek, etleşmek +ma(t) ≈ EYun sarks, sark- σαρξ, σαρκ- (kesilmiş) et < HAvr *twerḱ- kesmek |
|
sarma |
< TTü sar- +mA |
|