salamura |
~ Ven salamóra / İt salamoria tuzlu suya yatırma [esk.] § Lat sal tuz + Lat muria/muries salamura, turşu |
|
salapurya |
~ İt slabri Doğu Akdeniz'e özgü tek yelkenli balıkçı kayığı (Kaynak: LF sf. §604.)(≈ Fr slabre Kuzey Denizinde ringa balığı avında kullanılan bir tür tek yelkenli tekne ≈ Hol sloep a.a. ≈ EYAlm slaipfa çekici, trol ) |
|
salaş |
~ Mac szállás ev < Mac száll konmak, yerleşmek |
|
salata |
~ İt salata tuzlanmış sebze, turşu (mod. insalata) < OLat herba salata a.a. < Lat salare tuzlamak +()t° |
|
salavat |
~ Ar ṣalawāt صلاوات [#ṣlw çoğ.] dualar, özellikle Hz. Muhammed'e edilenler < Ar ṣalā(t) صلاة [t.] dua, yakarış +āt ~ Aram ṣalawthā צלותא a.a. |
|
salça |
[ Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki, 1900] ~ İt salsa [f.] yemek suyu, sos < Lat salsus, salsa tuzlanmış < Lat salare, sals- [den.] tuzlamak < Lat sal tuz << HAvr *séh₂ls (*sā́ls) a.a. Not: İtalyanca sözcük "her çeşit sos" anlamındayken, Türkçede özellikle "domates sosu" anlamını kazanmıştır. • İkinci hecede /ç/ sesi Yun sáltsa σάλτσα biçimini düşündürür. • Aynı HAvr kökten EYun ʰáls, İng salt, Alm Salz, Fr sel "tuz". 21.01.2018 |
|
saldır|mak |
<<? TTü sal- (silah?) sallamak +tUr- |
|
saldırgan |
< TTü saldır- +(g)An |
|
saldırı |
< TTü saldır- +I(g) |
|
salep |
< Ar χuṣyatu'ṯ-ṯaˁlab خصية الثعلب tilki taşağı, orkide < Ar ṯaˁlab ثعلب [#ṯˁlb] tilki |
|
salgı |
< TTü sal- +gU |
|