sakin |
~ Ar sākin ساكن [#skn fāˁil fa.] 1. oturan, göçebe olmayan, 2. hareketsiz, dingin, 3. Arap yazısında harekesiz, ünlüsü olmayan harf < Ar sakana سَكَنَ dindi, dinlendi, bir yerde ikamet etti |
|
sakla|mak |
<< ETü sakla- dikkat etmek, dikkatli olmak, muhafaza etmek < ETü sak bilinçli, uyanık, aklı başında +lA- < ETü sa- düşünmek +Uk |
|
saklambaç |
<< TTü *saklanmaç < TTü saklan- +(A)mAç |
|
sako |
~ Fr sacco gevşek ve şekilsiz palto ~ İt sacco çuval bezi, çul, çuval << Lat saccus a.a. ≈ EYun sákkos σάκκος a.a. ~ İbr/Aram şaḳḳ שַׁקּ a.a. ≈ Akad saqqu a.a. |
|
saksafon |
~ Fr/İng saxophone bir müzik aleti ☼ (İlk kullanım: 1841 Adolphe Sax, Bel. müzisyen (1814-1894).) § öz Sax + EYun phonḗ φονή ses |
|
saksağan |
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü saġızġan/sakızġan malum kuş, saksağan <? ETü *sakız- (kuş) şakımak? +(g)An Not: Karş. Moğ şağsı- "saksağan gibi ötmek", şağ- "kuş şakımasını ifade eden yansıma söz". Ross sf. 53'e göre Mançuca saksaha aynı anlamdadır. 02.10.2017 |
|
saksı |
≈ ETü sasık kil çömlek <? ETü saz çamur, bataklık |
|
sal |
<< ETü sal platform, özellikle suda yüzen platform |
|
sal|mak |
<< ETü sal- 1. sallamak, sarkıtmak, 2. bırakmak, azat etmek, göndermek |
|
sala |
~ Ar ṣalā(t) صلاة [#ṣlw faˁla(t) mr.] secde, secde ederek yapılan ibadet, namaz ~ Aram ṣəlūthā/ṣəlawthā צְלוֹתָא a.a. (Kaynak: Jastrow sf. 1282.)< Aram ṣəlā צְלָא [#ṣly] eğilme, bükülme, dönme |
|
salabet |
~ Ar ṣalāba(t) صلابة [#ṣlb faˁāla(t) msd.] dik olma, direnç, metanet < Ar ṣaluba صَلُبَ dik idi |
|