sahur |
~ Ar saḥūr سَحُور [#sḥr faˁūl im.] seherde yenen yemek < Ar saḥar سَحَر tan ağarması |
|
saik |
~ Ar sāˀiḳ سائق [#swḳ fāˁil fa.] sevk eden, güden, sürücü; sebep < Ar sāḳa ساق güttü |
|
sair |
~ Ar sāˀir سائر [#sAr fāˁil fa.] kalan, artan < Ar saˀara سأر kaldı, arttı |
|
saka1 |
~ Ar saḳḳāˀ سقّاء [#sḳy faˁˁāl mesl.] sucu, su veren < Ar saḳā suladı, su verdi |
|
saka2 |
~? Ar saḳḳāˀ sucu |
|
sakağı |
TTü: "atların boğazına arız olan hastalık, ruam" [ Evliya Çelebi, Seyahatname, 1665] ≈ ETü sakak çenenin alt kısmı, gıdı → sakak Not: Ek yapısı açık değildir. 07.03.2019 |
|
sakak |
<< ETü sakak çenenin altındaki sarkan kısım, gerdan << ETü *sarkak/*salkak < ETü sark- +(g)Ak |
|
sakal |
<< ETü sakal sakal |
|
sakalet |
< TTü sakil yersiz, uygunsuz ~ Ar ṯaḳīl ağır |
|
sakar |
<< OTü sakar hayvan alnında beyaz iz <? ETü sark-/salk- |
|
sakarin |
~ Fr/İng saccharin şeker yerine kullanılan bir madde ☼ (İlk kullanım: 1879 Ira Remsen ve Constantin Fahlberg, Amer. kimyacılar.) < OLat saccharum şeker ~ EYun sákχaron σάκχαρον a.a. ☼ (İlk kullanım: MÖ 325 Nearkhos, Büyük İskender'in Hindistan seferi dönüşünde.) ~ Prakrit śakkharā a.a. |
|