sakatat |
~ Ar saḳaṭāt [#sḳṭ çoğ.] dökülenler, döküntüler < Ar saḳaṭ [t.] +āt |
|
sake |
~ Fr saki / İng sake Japon pirinç rakısı ~ Jap sake 酒 her türlü alkollü içki |
|
sakın|mak |
<< ETü sakın-/saġın- düşünmek, endişe etmek < ETü sak düşünceli, bilinçli, uyanık +In- < ETü sa- düşünmek +Uk |
|
sakınca |
< TTü sakın- +çA |
|
sakırga |
<< ETü sakırku kene |
|
sakıt | ||
sakız |
<< ETü sakız her türlü ağaç reçinesi |
|
saki |
~ Ar sāḳī ساقي [#sḳy fāˁil fa.] mecliste su veya içki sunan kişi (< Ar saḳā su verdi, suladı ) ~ Aram şāḳyā שָׁקְיא vekilharç, şarap görevlisi ≈ Akad şāḳū a.a. |
|
sakil |
~ Ar ṯaḳīl ثقيل [#s̠ḳl faˁīl sf.] ağır < Ar ṯaḳula ثَقُلَ ağır idi |
|
sakim |
~ Ar saḳīm سقيم [#sḳm faˁīl sf.] hastalıklı < Ar saḳima/saḳuma سَقُِمَ bozuldu, hastalandı |
|
sakin |
~ Ar sākin ساكن [#skn fāˁil fa.] 1. oturan, göçebe olmayan, 2. hareketsiz, dingin, 3. Arap yazısında harekesiz, ünlüsü olmayan harf < Ar sakana سَكَنَ dindi, dinlendi, bir yerde ikamet etti |
|