sadır |
~ Ar ṣādir صادر [#ṣdr fāˁil fa.] kaynaklanan < Ar ṣadara صَدَرَ kaynaklandı |
|
sadizm |
~ Fr sadisme acı vermekten (cinsel) haz alma < öz Marquis de Sade Fransız yazar (1740-1814) +ism° |
|
sadme |
~ Ar ṣadma(t) صدمة [#ṣdm faˁla(t) mr.] çarpma, vurma, darbe < Ar ṣadama صدم çarptı |
|
sadr |
~ Ar ṣadr صَدْر [#ṣdr faˁl msd.] 1. göğüs, 2. (mec.) bir şeyin başı, suyun kaynağı, mecliste baş köşe ≈ Ar ṣadara صَدَرَ başladı, kaynaklandı |
|
sadrazam |
§ Ar ṣadr صدر [#ṣdr] 1. göğüs, 2. bir şeyin başı, suyun kaynağı, lider + Ar aˁẓam أعظم [#ˁẓm afˁal kıy.] en yüce, çok büyük (< Ar ˁaẓīm [sf.] yüce, büyük ) |
|
saf1 |
[ anon., Mukaddimetü'l-Edeb terc., y. 1300] ~ Ar ṣāfi, sāf صَافٍ [#ṣfw fāˁil fa.] temiz, halis, arı < Ar ṣafā صَفَا saf ve duru idi Not: Arapça imlada tenvin ile yazılır. Türkçe kullanımda saf (sıfat) ve safi (zarf) ayrışmıştır. Benzer sözcükler: safiyane, saflaşmak, saflaştırmak, saflık, safoş 08.02.2018 |
|
saf2 |
~ Ar ṣaff صَفّْ [#ṣff faˁl msd.] sıra, dizi < Ar ṣaffa صَفَّ dizdi, düzdü, sıraladı |
|
safa |
~ Ar ṣafāˀ صَفَاء [#ṣfw faˁāl msd.] temiz ve arı olma, manen saf olma, iç huzuru, mutluluk < Ar ṣafā صَفَا saf ve duru idi |
|
safahat |
~ Ar ṣafaḥāt صَفَحَات [#ṣfḥ çoğ.] düzeyler, düzlemler, sayfalar, safhalar < Ar ṣafḥa(t) صَفْحة [t.] +āt |
|
safari |
~ İng safari Doğu Afrika'da sürek avı ~ Swa safari yolculuk, sefer ~ Ar safar سفر a.a. |
|
safderun |
§ Ar ṣāf صاف temiz, saf + Fa darūn درون gönül, iç yüz |
|