sada |
~ Ar ṣadāˀ صَدَاء [#ṣdy faˁāl msd.] yankı, eko, tınlama < Ar ṣadā صَدَا yankılandı, tınladı |
|
sadak |
≈ Moğ sagadag ok torbası, tirkeş |
|
sadaka |
~ Ar ṣadaḳa(t) صَدَقة [#ṣdḳ faˁala(t) ] hak gözetirlik, charity ≈ Aram ṣidāḳā צדקא doğruluk, erdem, adalet, a.a. |
|
sadakat |
~ Ar ṣadāḳa(t) صداقة [#ṣdḳ faˁāla(t) msd.] sadıklık, dostluk < Ar ṣadaḳa صَدَقَ sadık idi, dost idi |
|
sadaret |
~ Ar ṣadāra(t) صدارة [#ṣdr faˁāla(t) msd.] mecliste veya protokolde öncelik, saygınlık < Ar ṣadara صَدَرَ öne çıktı, ileri geldi, kaynaklandı |
|
sade |
[ Şeyhoğlu, Marzubânnâme terc., 1380] ~ Fa sāde ساده karışmamış, süssüz Benzer sözcükler: sadece, sadeleşmek, sadeleştirmek, sadelik, sadeyağ 14.11.2019 |
|
sadet |
~ Ar ṣadad صدد [#ṣdd faˁal ] maksat, ilgi, konuyla ilgili olma ≈ Aram #ṣdd צדד gözünü dikme, bir konuya yoğunlaşma |
|
sadık |
~ Ar ṣādiḳ صادق [#ṣdḳ fāˁil fa.] güvenilir kimse, dürüst < Ar ṣadaḳa صَدَقَ dürüst idi, dost idi |
|
sadır |
~ Ar ṣādir صادر [#ṣdr fāˁil fa.] kaynaklanan < Ar ṣadara صَدَرَ kaynaklandı |
|
sadizm |
~ Fr sadisme acı vermekten (cinsel) haz alma < öz Marquis de Sade Fransız yazar (1740-1814) +ism° |
|
sadme |
~ Ar ṣadma(t) صدمة [#ṣdm faˁla(t) mr.] çarpma, vurma, darbe < Ar ṣadama صدم çarptı |
|