sadaka |
~ Ar ṣadaḳa(t) صَدَقة [#ṣdḳ faˁala(t) ] hak gözetirlik, charity ≈ Aram ṣidāḳā צדקא doğruluk, erdem, adalet, a.a. |
|
sadakat |
~ Ar ṣadāḳa(t) صداقة [#ṣdḳ faˁāla(t) msd.] sadıklık, dostluk < Ar ṣadaḳa صَدَقَ sadık idi, dost idi |
|
sadaret |
~ Ar ṣadāra(t) صدارة [#ṣdr faˁāla(t) msd.] mecliste veya protokolde öncelik, saygınlık < Ar ṣadara صَدَرَ öne çıktı, ileri geldi, kaynaklandı |
|
sade |
~ Fa sāde ساده karışmamış, süssüz |
|
sadet |
~ Ar ṣadad صدد [#ṣdd faˁal ] maksat, ilgi, konuyla ilgili olma ≈ Aram #ṣdd צדד gözünü dikme, bir konuya yoğunlaşma |
|
sadık |
[ Gülşehri, Mantıku't-Tayr, 1317] ~ Ar ṣādiḳ صادق [#ṣdḳ fāˁil fa.] güvenilir kimse, dürüst < Ar ṣadaḳa صَدَقَ dürüst idi, dost idi → sıdk Not: Voltaire'in eserine konu olan Zadig adı, İbr ṣadīḳ צַדדִיקׅ "sadık" biçiminden gelir. Benzer sözcükler: sadıkane 14.05.2015 |
|
sadır |
~ Ar ṣādir صادر [#ṣdr fāˁil fa.] kaynaklanan < Ar ṣadara صَدَرَ kaynaklandı |
|
sadizm |
~ Fr sadisme acı vermekten (cinsel) haz alma < öz Marquis de Sade Fransız yazar (1740-1814) +ism° |
|
sadme |
~ Ar ṣadma(t) صدمة [#ṣdm faˁla(t) mr.] çarpma, vurma, darbe < Ar ṣadama صدم çarptı |
|
sadr |
~ Ar ṣadr صَدْر [#ṣdr faˁl msd.] 1. göğüs, 2. (mec.) bir şeyin başı, suyun kaynağı, mecliste baş köşe ≈ Ar ṣadara صَدَرَ başladı, kaynaklandı |
|
sadrazam |
§ Ar ṣadr صدر [#ṣdr] 1. göğüs, 2. bir şeyin başı, suyun kaynağı, lider + Ar aˁẓam أعظم [#ˁẓm afˁal kıy.] en yüce, çok büyük (< Ar ˁaẓīm [sf.] yüce, büyük ) |
|