saadet |
~ Ar saˁāda(t) سعادة [#sˁd faˁāla(t) msd.] bahtı yaver gitme, mutluluk < Ar saˁada سَعَدَ bahtı yaver gitti, talihi güldü |
|
saat |
~ Ar sāˁa(t) ساعة [#wsˁ fiˁāla(t) msd.] 1. en, genişlik, süre, 2. günün 24'te biri olan süre ölçüm birimi (< Ar wasuˁa وسع enli ve geniş idi, yayıldı, yer kapladı ) ≈ Aram şāˁtā שַׁעְתָא 1. süre, zaman, 2. süre ölçüm birimi |
|
saba |
~ Ar ṣabāˀ صباء [#ṣbw faˁāl ] doğu rüzgârı, gün doğumundan esen rüzgâr ≈ Ar ṣabā صبا çocuk veya genç idi, taze idi, oğlan idi |
|
sabah |
~ Ar ṣabāḥ صباح [#ṣbḥ faˁāl ] gün doğumu ≈ Ar ṣabuḥa صَبُحَ ışıdı, aydınlandı, ışık saçtı |
|
saban |
<< ETü saban karasaban, toprak sürme aygıtı |
|
sabık | ||
sabıka |
~ Ar sābiḳa(t) سابقة [#sbḳ fāˁila(t) fa. fem.] 1. önceki, geçmiş (şey veya dişi), 2. öncelik < Ar sābiḳ سابق [fa.] önceki, eski |
|
sabır1 |
~ Ar ṣabr صبر [#ṣbr faˁl msd.] tahammül, katlanma < Ar ṣabara صبر sabretti |
|
sabır2 |
~ Ar ṣabr صبر bir tür kaktüs, sarı sabır, aloe ≈ Süry ṣabrā ܨܒܪܐ a.a. ≈ Akad ṣibāru 1. sivri bir alet, 2. ilaç olarak kullanılan bir bitki |
|
sabi |
~ Ar ṣabī صبي [#ṣbw faˁīl sf.] çocuk |
|
sabit |
~ Ar ṯābit ثابت [#s̠bt fāˁil fa.] kalıcı < Ar ṯabata ثَبَتَ kaldı |
|