sırım |
<< ETü sırım deri şerit, kayış << ETü-O sıḏrım a.a. < ETü sıḏır- soymak, sıyırmak +Im |
|
sırıt|mak |
<< TTü diş sırıt- diş göstererek gülmek <<? TTü *sıyrıt- < ETü sıdır- sıyırmak, soymak +It- |
|
sırma |
~ OYun sýrma σύρμα çekme altın veya gümüş tel << EYun sýrma σύρμα çekme < EYun sýrō σύρω çekmek +ma(t) |
|
sırnaş|mak |
< TTü sırnak tırnak (yerel ağızlarda) +Iş- (Kaynak: DS sf. 3618) |
|
sırt |
<< ETü sırt 1. hayvanların sırtında bulunan kalın ve sert kıl, yele, 2. (Oğuzca) tepe |
|
sırtar|mak |
[ Ahmed Vefik Paşa, Lehce-ı Osmani, 1876] << TTü sırtar- 1. sırtüstü dönmek, 2. sırıtmak < TTü sırt +(g)Ar- → sırt Not: Anadolu ağızlarında görülen fiilin, sırt ve sırıt- sözcüklerinden türetilmiş iki ayrı anlam kümesi olduğu görülüyor. 28.03.2019 |
|
sırtı |
~ Yun sirtí(on) συρτή çekilen, sürüklenen, sürükleme oltası < Yun syrnō σύρνω çekmek, sürüklemek +ion |
|
sırtlan |
<< OTü sırtlān bir tür vahşi hayvan <? ETü sırt sırt? yele? +lAn |
|
sıska |
~ Ar istisḳā إستسقَى [#sḳy istifˁāl X msd.] 1. susama, 2. yağmur duası etme, 3. karnı su toplama, raşitizm < Ar saḳā سقا su verdi, suladı |
|
sıtma |
<< TTü isitme humma, ateşli hastalık < TTü isit-/issit- ısıtmak, ateşlemek +mA |
|
sıva |
<< TTü *sıvağ sıvanan şey < TTü sıva- +I(g) |
|