sıra |
~ Yun sīrá σειρά dizi, silsile, yazıda satır << EYun seirá σειρά zincir, urgan, ip |
|
sıraca |
≈ Fa sirāce سراجه bir at hastalığı |
|
sırat |
~ Ar ṣirāṭu'l-mustaḳīm صراط المستقيم dar yol, İslam mitolojisinde kıyamette geçilen yol veya köprü < Ar ṣirāṭ صراط [#ṣrṭ] yol ~ Aram sṭrāṭā/srāṭā סטרטא a.a. ~ EYun stráta στράτα a.a. ~ Lat (via) strata a.a. < Lat stratum tabaka, kaplama, döşeme (< Lat sternere yaymak, sermek +()t° << HAvr *sterh3- (*ster-) a.a. |
|
sırça |
<< ETü sırıçġa cam < ETü *sırış- (metal) erimek, (balçık) bulaşmak +gA (Kaynak: Kaş sf. )≈ ETü sırıl- bulaşmak, yapışmak (Kaynak: Kaş sf. ) |
|
sırf |
~ Ar ṣirf صرف 1. katıksız, saf, 2. bir tür kırmızı boya (≈ Aram ṣāraph צרפ (metal, özellikle altın ve gümüş) arıtma, rafine etme ≈ Akad ṣarāpu a.a. ) |
|
sırık |
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü sıruk yere saplanan direk < ETü sıḏır- soymak, sıyırmak +Uk < ETü → sıyır- Not: Anlam ilişkisi için karş. Ar carada "soydu, sıyırdı" > carīd "sırık, cirit". Benzer sözcükler: fasulye sırığı, sırık hamalı, sırıkla atlama 16.09.2017 |
|
sırıl sıklam |
< onom sır sır su sesi, şır şır |
|
sırım |
<< ETü sırım deri şerit, kayış << ETü-O sıḏrım a.a. < ETü sıḏır- soymak, sıyırmak +Im |
|
sırıt|mak |
<< TTü diş sırıt- diş göstererek gülmek <<? TTü *sıyrıt- < ETü sıdır- sıyırmak, soymak +It- |
|
sırma |
~ OYun sýrma σύρμα çekme altın veya gümüş tel << EYun sýrma σύρμα çekme < EYun sýrō σύρω çekmek +ma(t) |
|
sırnaş|mak |
< TTü sırnak tırnak (yerel ağızlarda) +Iş- (Kaynak: DS sf. 3618) |
|