suzeni |
~ Fa sūzanī سوزنى iğne işi < Fa/OFa sūzan سوزن iğne +ī (≈ Sans sūçi a.a. ) |
|
suzidil |
~ Fa sūz-i dil سوز دل yürek yanığı § Fa sūz سوز yanık + Fa dil دل kalp, gönül |
|
suzinak |
~ Fa sūznāk سوزناك ateş-değmiş, yanık |
|
sübhaneke |
~ Ar subḥāna-ka سبحانك «seni tenzih ederim», namaz başlangıcında okunan bir dua § Ar subḥān سبحان övme, tenzih etme + Ar ka sana |
|
sübjektif |
~ Fr subjectif özneye ait, öznel ~ OLat subiectivus a.a. < OLat subiectum gramerde özne +(t)iv° |
|
süblime |
"civa biklorür" [ Cumhuriyet - gazete, 1931] ~ Fr sublimer [den.] 1. yüceltmek, 2. fizikte katı maddeyi buharlaştırmak < Fr sublime yüce, tanrısal aleme yakın ~ Lat sublimis eşik-altı, tanrılar aleminin hemen altında bulunan en yüksek gök tabakası < Lat sub+ limen eşik → lento Benzer sözcükler: süblim, süblimasyon, süblimatör, süblimleşmek, süblimleştirmek 30.09.2017 |
|
sübliminal |
~ Fr/İng subliminal eşik-altı, bilinç sınırına girmeyen ~ Lat subliminalis eşik altı § Lat sub alt + Lat limen eşik |
|
sübtil |
~ Fr subtil ince, latif, zekice, dolaylı ~ Lat subtilis ince (kumaş) << Lat sub tēla «kumaş altı» < Lat sub+ tēla kumaş, dokuma |
|
sübut |
~ Ar ṯubūt ثُبُوت [#s̠bt fuˁūl msd.] kalıcı olma, kesinleşme, ispat olunma < Ar ṯabata ثَبَتَ kaldı |
|
sübvansiyon |
~ Fr subvention destek ~ Lat subventio a.a. < Lat subvenire yardımına gelmek, kurtarmak +(t)ion < Lat sub+ venire gelmek |
|
sübyan |
~ Ar ṣubyān صبيان [#ṣbw fuˁlān çoğ.] çocuklar < Ar ṣabī صبى [t.] çocuk |
|