pereme |
~ Yun pérama πέραμα geçit, nehir veya liman geçişinde kullanılan sal < EYun peraióō περαιόω karşıya geçirmek, iletmek +ma(t) << HAvr *per-eh₂-i̯é- (*per-ē-i̯é-) a.a. < HAvr *per-¹ geçmek |
|
perende |
~ Fa parande پرنده uçan, uçucu, kanat çırpan < Fa par-andāχtan پرنداختن uçmak, kanat çırpmak § Fa par پر kanat + Fa andāχtan, andāz- أنداختن atmak |
|
+perest |
~ Fa parast پرست tapan, hizmet eden < Fa parastīdan پرستيدن tapmak, hizmet etmek << OFa paristīdan bir kişinin veya şeyin önünde veya başında durmak, hazır durmak, hizmet etmek ≈ Ave pairi-stā- karşı durmak, arz etmek < Ave per+2 *stā- durmak |
|
perestiş |
~ Fa parastiş پرستش hizmet etme, ibadet etme << OFa parastişn a.a. |
|
perfeksiyon |
~ Fr perfection mükemmellik, tekemmül ~ Lat perfectio a.a. < Lat per+1 perficere bir şeyi sonuna kadar yapmak +(t)ion < Lat per+1 facere, fact- yapmak, etmek |
|
perforasyon |
[ Hüseyin Rahmi Gürpınar, <1930] ~ Fr perforation delik, delme < Lat perforare delmek, delik açmak +(t)ion < Lat per+1 forare a.a. << HAvr *bʰorH-eh₂-i̯é- (*bʰor-ē-i̯é-) < HAvr *bʰerH- (*bʰer-) a.a. → farenjit Benzer sözcükler: perforatör, perfore 23.06.2015 |
|
performans |
~ Fr/İng performance icraat < İng perform icra etmek, gereğini yerine getirmek +entia ~ EFr parformer «usulüne göre yapmak», a.a. < Lat per+1 forma |
|
pergel |
~ Fa pargār پرگار daire çizme aygıtı ≈ Ave per+2 pairi-kāra- çevre-eden |
|
pergola |
~ İt pergola çardak, özellikle üstü sarmaşıkla kaplı koridor şeklinde geçit << Lat pergula [küç.] çatı saçağı, balkon, sundurma < Lat pergere ileri çıkmak, devam etmek +ul° |
|
perhiz |
~ Fa parhīz پرهيز yemekten ve diğer zevklerden sakınma < Fa parhīχtan, parhīz- پرهيختن, پرهيز perhiz etmek << OFa parχişt-, parχēz (birinin) yanında veya etrafında durmak, kulluk etmek, tapmak (Kaynak: D-M sf. 281) |
|
peri |
~ Fa parī/parrī پرى/پرّى bir efsane varlığı, cin << OFa parīk a.a. ~ Ave pairikā- «yanında duran», Zerdüşt inancında iyi ruh, peri < Ave pairi yan, etraf |
|