penumbra |
~ Lat penumbra yarı-gölge § Lat paene hemen hemen, yaklaşık + Lat umbra gölge |
|
penye |
~ Fr peigné [pp.] taranmış, taranmış yün veya pamuk < Fr peigner taramak +é << OLat pectinare [den.] a.a. < Lat pecten tarak << HAvr *peḱ-ten-s a.a. < HAvr *peḱ- taramak |
|
pepe |
: onom peltek konuşma sesi |
|
pepsin |
~ Fr pepsine sindirimde rol alan enzim ~ Alm Pepsin a.a. ☼ (İlk kullanım: 1835 Theodor Schwann, Alm. doğa bilimci .) < EYun pépsis πέψις pişirme, sindirme +in° < EYun péptō πέπτω yemek pişirmek, sindirmek +sis << HAvr *pekʷ- pişirmek |
|
per+ |
<< HAvr *per-¹ 1. ön, öte, 2. ödemek, satmak, 3. öne atılmak, tehlikeye girmek Not: Hintavrupa dillerinde öne, ileriye, öteye hareket bildiren edattır. Ekli ve çekimli biçimleriyle birlikte Lat per+, prae+, pro+, Yun para+, pro+, peri+, Fa par+, far+, fra+, İng for ve fro biçimlerini alır. • Hintavrupa dillerinde "öteye geçmek ve geçirmek" anlamına gelen fiiller ile "kapı" anlamına gelen adlar da aynı kökten türetilmiştir. Karş. Lat portare, Alm fahren, İng ferry, Fa burdan "taşımak", Lat porta "kapı". Bu maddeye gönderenler: +füruş, +perest (perestiş, putperest), ampirik (eksper), aproksimal, borç1, ferda, feriştah, firdevs (paradi), forvet (formen, forward, santrafor), frame, para, pare (ciğerpare, çalpara, parala-, paramparça, parça, yekpare), parti1 (apartheid, apartman, depar, departman, garden parti, kompartıman, parsel, part-time, parti2, partikül, partisyon, partizan, porsiyon), perakende, perde, pereme, pergel, perhiz, peri, pervane, pervaz, peş (pişman), pey+ (peşin, peyda, peygamber, peyker, peyman), porno (madrabaz), port (fiyort, kaporta, oportünizm, pasaport, port+, portal, porto), prima (prens, prensip, primadonna, primat, prime-time, primitif, prömiye), promil, prosopografi, prostela, prot(o)+ (protagonist, protein, protokol, proton, protoplazma, prototip), pruva 05.02.2019 |
|
perakende |
~ Fa parāgande پراگنده dağınık, saçılmış, parça parça < OFa pargandan (etrafa) dağıtmak, saçmak (Kaynak: D-M sf. 268)< OFa per+2 *gandan saçmak |
|
perçem |
~ Fa parçam پرچم başın büyük bölümünü kazıtarak salınan at kuyruğu şeklindeki saç [esk.], mızrağın ucuna takılan at kuyruğu, tuğ, sancak § Fa par kanat + Fa çamīdan چميدن salmak |
|
perçin |
~ Fa parçīn پرچين 1. kıvrık, çengel, 2. çakıldıktan sonra ucu kıvrılmış çivi < Fa parçīdan < Fa çīdan, çīn- چيدن, چين kıvırmak, burmak |
|
perdah |
~ Fa pardāχt پرداخت bitim, cila, finiş < Fa pardaχtan, pardāz- پردختن, پرداز sona erdirmek, bitirmek, oldurmak, düzmek, (bir şeyi bir şeye) koşmak, süslemek, hayata geçirmek, vs. ≈ Ave para-tak- ileri-koşmak < Ave per+2 tak-, taç- koşmak, koşturmak |
|
perde |
~ Fa parde پرده 1. örtü, kapı veya çadır örtüsü, yüz örtüsü, 2. müzikte perde << OFa pardag a.a. |
|
pereme |
~ Yun pérama πέραμα geçit, nehir veya liman geçişinde kullanılan sal < EYun peraióō περαιόω karşıya geçirmek, iletmek +ma(t) << HAvr *per-eh₂-i̯é- (*per-ē-i̯é-) a.a. < HAvr *per-¹ geçmek |
|