pekiş|mek |
< TTü pek sağlam, metin |
|
pekmez |
<< ETü-O bekmes koyultulmuş üzüm şurubu |
|
peksimet |
~ Yun paksamátion παξαμάτιον [küç.] iki kez pişmiş asker ekmeği, bisküvi << OYun paksamâs παξαμᾶς a.a. +ion |
|
pektin |
~ Fr pectine pıhtılaştırıcı olarak kullanılan organik madde ☼ (İlk kullanım: Henri Braconnot, Fr. kimyacı (1781-1855).) < EYun pēktós πηκτός pıhtı, süt pıhtısı, çökelek +in° < EYun pḗgnymi πήγνυμι, πηκτ- katılaşmak +t° |
|
pektoral |
~ Fr pectoral göğüse ilişkin ~ Lat pectoralis < Lat pectus, pector- göğüs kafesi +al° << HAvr *peg-tos < HAvr *peg- a.a. |
|
pelerin | ||
pelesenk1 |
~ Fa balasān بلسان Yemen'de yetişen bir ağaç, commiphora opobalsamum; bu ağacın reçinesi, balsam ≈ EYun bálsamon βάλσαμον a.a. |
|
pelesenk2 |
~ Fa bārsang/pārsang بارسنگ/پارسنگ denge maksadıyla teraziye veya kayığa veya at yükünün hafif tarafına konulan taş § Fa bār بار yük + Fa sang سنگ taş |
|
pelet |
~ İng pellet bilye, mermi ~ Fr pelote küçük top < Lat pila top |
|
pelikan |
~ Fr pélican bağırtlak kuşu, pelecanus << OLat pelecanus a.a. ~ EYun pelekán πελεκάν «balta gagalı», a.a. (veya ağaçkakan) < EYun pélekus πέλεκυς sivri uçlu balta ≈ Akad pilaqqu saplanan şey, a.a. ~ Sumer balak a.a. |
|
pelin |
~ Bul pelín пелин / Sırp pèlin acı yapraklı bir bitki, yavşan otu, artemisia, vermut ~ ESlav pelany a.a. |
|