okunaklı |
< TTü okun- +(g)Ak |
|
okutman |
< TTü okut- +mAn |
|
oküler |
~ Fr oculaire 1. göze ait, göze ilişkin, 2. mikroskopun göze yakın olan camı < Lat oculus göz +ari° << HAvr *h₃ekʷ-elo-s (*okʷ-elo-s) a.a. < HAvr *h₃ekʷ- (*okʷ-) görmek |
|
okült |
~ Fr occulte büyüye ve doğaüstü güçlere ilişkin ~ Lat occultus [pp.] gizli, örtülü < Lat occulere gizlemek, örtmek, kapatmak +()t° < Lat ob+ cēlare a.a. << HAvr *ḱél- a.a. |
|
okyanus |
~ Ar uḳyānūs اقيانوس dünyayı çevreleyen büyük deniz ~ EYun ōkeanós ωκεανός a.a. |
|
ol|mak |
ETü: [ Orhun Yazıtları, 735] << ETü bol- olmak Not: ETü olmak varyantının sadece "tamamına varmak, yetişmek" anlamında Kaşgarî zamanında belirdiği anlaşılıyor. TTü bolmak yazımı 16. yy sonlarına dek egemendir. Benzer sözcükler: olabilirlik, olanca, olarak, oldubitti, oldum olası, oldurmak, olmadık, olsa olsa, olsun, olunmak, olur, olur olmaz Bu maddeye gönderenler: bol, olabilite, olağan (olağanüstü), olanak, olası, olay, oldukça, olgu, olgun, olumlu, oluş-, varoluşçu 12.02.2015 |
|
olabilite |
§ TTü ol- + İng +ability olabilirlik ifade eden ek |
|
olağan |
< TTü ol- +(g)An |
|
olağanüstü |
|
|
olanak |
< TTü ol- +AnAk |
|
olası |
< TTü ol- +AsI |
|