okka |
~ Ar uḳiyya(t) اوقيّة Suriye bölgesine özgü bir tartı birimi, y. 320 gram ~ Aram uḳiyyā/unḳiyyā אוקיא a.a. ~ EYun oúnkia ούγκια librenin onikide biri olan tartı birimi, y. 27 gram ~ Lat uncia «onikilik», a.a. |
|
oklava |
<< TTü oklağu hamur açma aygıtı < TTü okla- +gU |
|
oklokrasi |
~ Fr ochlocratie / İng ochlocracy kalabalıkların iktidarı, mobokrasi ~ EYun oχlokratía ὀχλοκρατία a.a. < EYun óχlos ὄχλος kalabalık, güruh |
|
oklüzyon |
~ Fr occlusion tıkanma, kapanma ~ Lat occlusio < Lat occludere tıkamak, kapatmak +(t)ion < Lat ob+ claudere, claus- kapatmak |
|
oksidantal |
~ Fr occidental Batıya ait, Batılı ~ OLat occidentalis a.a. < Lat occidens batan (güneş), batı +al° < Lat occidere düşmek, batmak, ölmek, telef olmak +ent° < Lat ob+ cedere, cess- gitmek |
|
oksijen |
[ Tıngır & Sinapian, Istılahat Lugati, 1892] ~ Fr oxygène «asit doğuran», asitlerin oluşumuna yol açan kimyasal madde ☼ (İlk kullanım: 1787 Antoine de Lavoisier, Fr. kimyacı.) § EYun oksýs, oksyd- οξύς, οξυδ- sivri, keskin, ekşi, asit (<< HAvr *aḱ-su- < HAvr *h₂eḱ- (*aḱ-) keskin, sivri, ekşi ) + EYun genḗs γενής doğuran Not: Türkçe erken kullanımda oksijen genellikle hidrojen peroksit ("oksijenli su") anlamındadır. Oksijen elementi için 20. yy başlarına dek müvellidi humūze ("asit-doğuran") kullanılır. Benzer sözcükler: oksijen kaynağı, oksijenli su 09.06.2019 |
|
oksimoron |
~ Fr/İng oxymoron kendi içinde çelişkili ifade ~ EYun oksýmōron ὀξύµωρον «aptallığın uç noktası», retorikte bir yöntem § EYun oksýs ὀξύς sivri, keskin, bir şeyin sivri ucu + EYun mōron µώρον aptal |
|
oksit |
~ Fr oxyde kimyada oksijen içeren bir bileşik < Fr oxygène |
|
okşa|mak |
<< ETü oχşa- 1. benzemek, 2. elle sevmek < ETü *okuş beniz? yanak? +(g)A- |
|
okt(o)+ |
~ Fr/İng octo+ [bileşik adlarda] sekiz ~ EYun októ οκτό a.a. / Lat octo sekiz << HAvr *oḱtṓw a.a. |
|
oktan |
~ Fr/İng octane sekiz hidrojen atomu olan bir organik bileşik |
|