ofset |
~ İng offset 1. (mimaride) duvarda girinti, çukur, niş, 2. baskı yüzeyindeki oyuklara mürekkep doldurma işlemine dayalı basım tekniği < İng set off ayırmak, ayrı-koymak, vurgulamak § İng set koymak, oturtmak + İng off ayrılma edatı (<< Ger *af a.a. << HAvr *h₂epó (*apó) a.a. ) |
|
oftalmoloji |
~ Fr ophthalmologie göz hastalıkları uzmanlığı § EYun ophtalmós οφταλμός göz (< EYun ops, opt- οψ, οπτ- a.a. << HAvr *okʷ-to- a.a. < HAvr *h₃ekʷ- (*okʷ-) görmek ) + EYun logeía λογεία |
|
ograten |
~ Fr au gratin rendelenmiş peynirli < Fr à+ gratin rendelenmiş < Fr gratter kazımak, rendelemek |
|
oğlak |
<< ETü oġlak yavrucuk, özellikle keçi yavrusu < ETü oġul yavru +Ak |
|
oğlan |
<< ETü oġlan [çoğ.] evlatlar, yavrular < ETü oġul evlat +An2 |
|
oğul |
ETü: [ Orhun Yazıtları, 735] << ETü oġul yavru, evlat Not: Türkçe sözcük yakın döneme dek cinsiyetten bağımsız olarak "kız veya erkek evlat" anlamında kullanılır. Benzer sözcükler: eşşoğlu, oğul otu Bu maddeye gönderenler: ayol, köpoğlu, oğlak, oğlan (kızoğlan kız, ulan), orostopollu 10.09.2020 |
|
+oid |
~ Fr +oïde / İng +oid [bileşik adlarda] gibi, benzer, benzeyen ~ EYun oeidḗs οειδής a.a. < EYun eîdos εῖδος şekil, görüntü, suret < EYun eidō ειδω görmek |
|
oje |
~ Fr augée kapçık içinde tutulan şey, müstahzarat, tırnak cilası < Fr auge kapçık, hokka << Lat alveus a.a. |
|
ok |
<< ETü ok ok |
|
okazyon |
~ Fr occasion fırsat, rastlantı, hadise ~ Lat occāsio rastlantı < Lat occidere üstüne veya önüne düşmek, rast gelmek +(t)ion < Lat ob+ cadere, cas- düşmek |
|
okey |
~ İng (Amer) OK evet, tamam < İng ol korekt [all correct] her şey tamam |
|