mutlak |
~ Ar muṭlaḳ مطلق [#ṭlḳ mufˁal IV mef.] salıverilmiş, kayıt ve şarttan bağımsız, salt < Ar ṭalaḳa طلق salındı |
|
mutlu |
<< TTü umutlu |
|
mutmain |
~ Ar muṭmaˀinn مطمئنّ [#ṭmn mufaˁlil XI fa.] dingin, sakin, emin < Ar iṭminān إطمنان [ifˁilāl XI msd.] dinme, sakinleşme |
|
mutrip |
~ Ar muṭrib مُطرِب [#ṭrb mufˁil IV fa.] 1. coşturan, 2. müzisyen, şarkıcı < Ar ṭaraba طَرَبَ coştu, duygulandı |
|
mutsuz |
|
|
muttaki | ||
muttali |
~ Ar muṭṭaliˁ مطّلِع [#ṭlˁ muftaˁil VIII fa.] gözetleyen, haberdar olan, iç yüzünü bilen < Ar ṭalaˁa طَلَعَ çıktı |
|
muttasıl |
~ Ar muttaṣil متّصِل [#wṣl muftaˁil VIII fa.] bitişik, aralıksız izleyen < Ar waṣala وَصَلَ ulaştı, kavuştu |
|
muvacehe |
~ Ar muwācaha(t) مواجهة [#wch mufāˁala(t) III msd.] yüzyüze gelme, karşılaşma, açık konuşma, İng. confront < Ar wacaha وجاه yöneldi, yüzünü bir yöne çevirdi |
|
muvafakat |
~ Ar muwāfaḳa(t) موافقة [#wfḳ mufāˁala(t) III msd.] uyuşma, uzlaşma, karşılıklı rıza ≈ Ar wifāḳ وفاق a.a. |
|
muvaffak |
~ Ar muwaffaḳ مُوَفَّق [#wfḳ mufaˁˁal II mef.] rast gelen, denk gelen, şanslı < Ar waffaḳa وَفَّقَ [II f.] rast geldi, başardı < Ar wafiḳa وَفَقَ uydu, uygun idi |
|