mukim |
~ Ar muḳīm مقيم [#ḳwm mufˁil IV fa.] ikamet eden, konaklayan < Ar ḳāma قام durdu |
|
mukoza |
~ Lat materia mucosa sümüksü madde < Lat mucus sümük +os° |
|
muktedir |
~ Ar muḳtadīr مقتدير [#ḳdr muftaˁil VIII fa.] kudret sahibi, güçlü < Ar ḳadara قَدَرَ gücü yetti |
|
mukteza |
~ Ar muḳtaḍā مقتضىَ [#ḳḍy muftaˁal VIII mef.] mantıken zorunlu olan, gereklik, gerekçe < Ar ḳaḍā قضا zorunlu kıldı, yürürlüğe koydu, yargıladı |
|
mukus |
~ Lat mucus sümük << HAvr *mew-k- cıvık, yumuşak veya ıslak olma |
|
mulaj | ||
mulatto |
~ İsp mulato [pp.] melez, özellikle zenci ile beyaz melezi < İsp mulo katır << Lat mulus a.a. |
|
multimedya |
~ İng multimedia ses, görüntü, metin gibi çoklu anlatım aracı kullanan (gösteri, aygıt) ☼ (İlk kullanım: 1962) |
|
mum |
~ Fa/OFa mūm/mōm موم balmumu, mumdan yapma kandil |
|
mumya |
~ Ar/Fa mūmiyā موميا 1. mumsu bir madde, bitüm, zift, 2. bu madde ile tahnit edilmiş ceset ≈ Fa mūm موم |
|
munis |
~ Ar mūnis مُونِس [#Ans mufˁil IV fa.] dost, yoldaş, evcil < Ar anasa أَنَسَ dostça davrandı, alıştı, evcilleşti |
|