mercek |
< TTü mercimek |
|
merci |
~ Ar marciˁ مرجع [#rcˁ mafˁil iz/m.] geri dönülen yer, sığınak, yuva < Ar racaˁa رَجَعَ rücu etti, geri geldi |
|
mercimek |
~ Fa marcumak مرجمك baklagillerden küçük taneli bitki, mercimek ≈ Fa mardumak مردمك göz bebeği, lens < Fa mardum adam +ak2 |
|
merdane1 |
~ Fa wardana/wardāne وردانه/وردنه a.a. << OFa wartanag mil, şiş, eksen < OFa wartan dönmek, döndürmek +a ≈ Ave varət- a.a. << HAvr *wert- a.a. |
|
merdane2 |
~ Fa mardāne مردانه erkekçe, erkek gibi < Fa mard erkek +āne |
|
merdiven |
[ Codex Cumanicus, 1303] ~ Fa nardubān نردبان merdiven < Fa nard نرد tabla, tahta Not: 14. yy başlarında Türkçe ve Farsça telaffuzda genel kural olarak /n/ ve /m/ sesleri arasındaki ayrımın belirsizleştiği, Codex Cumanicus'ta (1303) açıkça görülür. Türkçe yazımda nerdübān biçimi 20. yy başlarına dek tercih edilmiştir. Benzer sözcükler: yürüyen merdiven 28.04.2015 |
|
meremet |
~ Ar maramma(t) مرمّة [#rmm mafˁala(t) msd.] tamir etme, onarım < Ar ramma رمّ tamir etti |
|
meret |
~? Ar marad مرد [#mrd faˁal ] inatçı, asi, şeytan < Ar marada مرد inat etti |
|
merhaba |
~ Ar marḥaban (bika) مرحباً [zrf.] «(size) ferahlıkla» (karşılama sözü) < Ar marḥab مرحب [#rḥb mafˁal msd.] ferahlık < Ar raḥaba رحب ferah ve geniş idi, rahat etti +an |
|
merhale |
~ Ar marḥala(t) مرحلة [#rḥl mafˁala(t) iz/m.] yolculuk, bir günlük yol < Ar raḥala رحل yola çıktı, göçtü |
|
merhamet |
~ Ar marḥama(t) مرحمة [#rḥm mafˁala(t) msd.] acıma, şefkat < Ar raḥima رحم merhamet etti, kucakladı, şefkat gösterdi |
|