melankoli |
~ Fr mélancholie kara sevda ~ EYun melanχolía μελανχολία eski tıpta kara safranın artmasından ileri geldiği düşünülen hastalık, kara sevda ~ EYun melanχolḗ μελανχολή kara safra § EYun mélas, melan- μέλας, μελαν- kara + EYun χolḗ χολή safra |
|
melanoma |
~ YLat melanoma deride siyah renkli ur, bu urun yol açtığı kanser türü ☼ (İlk kullanım: y. 1830 Carswell, İng. tabip.) < EYun melanóō kararmak +ma(t) < EYun mélas, melan- μέλας, μελαν- kara |
|
melanurya |
~ Yun melanúria μελανούρια [çoğ.] < Yun melanúrion μελανούριον karakuyruk, karagöz cinsinden kuyruğu kara lekeli balık, sparus melanurus § Yun/EYun mélas, melan- μέλας, μελαν- kara + Yun/EYun urá ουρά kuyruk +ion |
|
melas |
~ Fr mélasse şeker şerbeti, pekmez ~ Port melaço «ballaşmış», a.a. < Lat mel bal < HAvr *mélit bal |
|
melbusat |
< Ar malbūs ملبوس [#lbs mafˁūl mef.] giyilen, giysi +āt < Ar labasa لبس giydi |
|
melce | ||
melek |
~ Ar malak ملك [#mlk] bir tür tanrısal varlık ~ İbr/Aram məlˀāk מַלְאך [#lAk] elçi, haberci |
|
meleke |
~ Ar malaka(t) ملكة [#mlk faˁala(t) ] 1. sahip olunan şey, edinim, 2. erdem, haslet, karakter < Ar malaka ملك sahip idi |
|
melekût |
~ Ar malakūt ملكوت semavat ~ Aram maləkūth מַלְכוּת [#mlk] krallık, devlet (Kaynak: Jastrow sf. 791.)< Aram melekh מֶלֶכ kral, melik |
|
melengiç |
~? Fa mīnā-vaş boncuk gibi |
|
melez |
~ Fa malas ملس alaca karanlık; ipek ile pamuk karışımı kumaş; karışık soylu, piç ~ Ar malas ملس [#mls faˁal ] alaca karanlık |
|