meccanen |
~ Ar maccānan مجّاناً [zrf.] bedava olarak < Ar maccān مجّان [#mcn] bedava, karşılıksız +an ~ Aram mggānā מגנא a.a. ≈ Akad magānnu a.a. |
|
mecelle |
~ Ar macalla(t) مجلّة [#cll mr.] rulo şeklinde kitap, volüm, her türlü kitap ~ Aram məgīllāth מְגִילָּת a.a. (Kaynak: Jastrow sf. 729.)< Aram gallā גַּלָּא yığın, yığılma, üst üste binme |
|
mecidiye |
< öz (ˁAbd) el-mecīd Osmanlı padişahı (h. 1839-1861) +īya(t)1 < Ar macīd مجيد [#mcd faˁīl sf.] yüce, şanlı, övülen < Ar macada مجد şanlı idi, yüceldi |
|
meclis |
~ Ar maclis مَجْلِس [#cls mafˁil iz/m.] oturum veya oturacak yer, sohbet toplantısı < Ar calasa جَلَسَ oturdu |
|
mecmu |
~ Ar macmūˁ مجموع [#cmˁ mafˁūl mef.] toplanmış, toplu, topu < Ar camaˁa جَمَعَ topladı |
|
mecmua |
"derleme" [ Mercimek Ahmed, Kâbusname terc., 1432] ~ Ar macmūˁa(t) مجموعة [#cmˁ mafˁūla(t) mef. fem.] derlenmiş şey, derleme < Ar camaˁa جَمَعَ topladı → mecmu Not: Klasik Osmanlıcada "şiir derlemesi" anlamında kullanılan sözcük, 19. yy sonlarına doğru Fr magasine "dergi" ve collection "koleksiyon" anlamlarını üstlenmiştir. 22.05.2015 |
|
mecnun |
~ Ar macnūn مجنون [#cnn mafˁūl mef.] deli, cinlere uğramış < Ar canna جَنَّ örttü, kapattı, kararttı |
|
mecra |
~ Ar macrā مجرَى [#cry mafˁal iz/m.] akış, akıntı; akım yeri, akarsu yatağı < Ar carā جَرَا aktı |
|
mecruh |
~ Ar macrūḥ مجروح [#crḥ mafˁūl mef.] yaralı < Ar caraḥa جَرَحَ yaraladı |
|
mecusi |
~ Ar macūsī مجوسى [nsb.] Zerdüşt dinine ait ~ Aram məgūşī מגושי Zerdüşt rahibi < EFa maguş muhterem kimse, din büyüğü, rahip +ī < HAvr *megʰ- gücü olmak, muktedir olmak |
|
meczup |
~ Ar macḏūb مجذوب [#cḏb mafˁūl mef.] 1. cezb edilen, çekilen, 2. cezbeye kapılmış, deli < Ar caḏaba جَذَبَ çekti |
|