mahsur |
~ Ar maḥṣūr محصور [#ḥṣr mafˁūl mef.] kuşatılmış, sınırlanmış < Ar ḥaṣara حَصَرَ kuşattı, sınırladı |
|
mahsus |
~ Ar maχṣūṣ مخصوص [#χṣṣ mafˁūl mef.] ayrılmış, ayrı, ayrık, özel < Ar χaṣṣa خَصَّ seçti, ayırdı |
|
mahşer |
~ Ar maḥşar محشر [#ḥşr mafˁal iz/m.] kalabalık yer, kıyamet, kıyamette ölülerin toplanacağı yer < Ar ḥaşara حشر toplandı, kalabalık idi |
|
mahur |
~ Ar māχūr ماخور içki meclisi, meyhane, genelev ~ Fa mayχʷar مى خور şarap içme yeri |
|
mahut |
~ Ar maˁhūd معهود [#ˁhd mafˁūl mef.] tanınan, bildik < Ar ˁahida عَهِدَ ısmarladı, sözleşti, şart koştu |
|
mahv |
[ Aşık Paşa, Garib-name, 1330] ~ Ar maḥw مَحْو [#mḥw faˁl msd.] yok olma, silinme < Ar maḥā مَحَا yok etti, sildi Benzer sözcükler: mahv etmek, mahv olmak, mahviyet Bu maddeye gönderenler: imha 28.04.2015 |
|
mahya |
< Fa māhī aya mensup, aylık < Fa māh ماه ay +ī |
|
mahzen |
~ Ar maχzan مَخْزَن [#χzn mafˁal iz/m.] hazine yeri, depo < Ar χazana خَزَنَ depoladı |
|
mahzun |
~ Ar maḥzūn محزون [#ḥzn mafˁūl mef.] üzülen, üzgün < Ar ḥazana حزن üzdü |
|
mahzur |
~ Ar maḥḏūr محذور [#ḥḏr mafˁūl mef.] sakınılan veya korkulan şey < Ar ḥaḏira حَذَرَ sakındı, korktu |
|
mail1 |
~ Ar māˀil مائل [#myl fāˁil fa.] meyleden, eğilimli < Ar māla مال meyletti, eğildi |
|