masum |
~ Ar maˁṣūm معصوم [#ˁṣm mafˁūl mef.] 1. aşireti tarafından korunan, dokunulmazlık sahibi, 2. suçsuz, günahsız < Ar ˁaṣama عصم korudu, savundu |
|
masun |
~ Ar maṣūn مصون [#ṣwn mafˁūl mef.] sakınılan, esirgenen < Ar ṣāna صان sakındı, esirgedi |
|
masura |
~ Fa māsūre ماسوره üzerine iplik sarılan çubuk veya makara |
|
maşa |
~ Fa māşa ماشه kısaç, köz tutma aleti ~? Ar miḥaşşa(t) محشّة [#ḥşş mifˁala(t) ia.] 1. kuru ot biçme aleti, 2. közgü, ateş karıştırma aleti |
|
maşallah |
~ Ar mā şāˀa-llah ما شاءالله Allah ne isterse § Ar mā ما ne + Ar şāˀa شاء ister, istedi + Ar allāh الله |
|
maşatlık |
"gayrimüslim mezarlığı" [ Evliya Çelebi, Seyahatname, 1665] < Ar maşhad مشهد [#şhd mafˁal iz/m.] şehitlik < Ar şahada شهد şehit oldu → meşhet 10.10.2014 |
|
maşeri |
< Ar maˁşar معشر [#ˁşr mafˁal iz/m.] toplum, topluluk, cemiyet, özellikle erkekler cemiyeti |
|
maşlah |
~ Ar maşlaḥ مشلح [#şlḥ] bir tür kadın cübbesi (Suriye) < Ar şalaḥa شلح soyundu, giysi çıkardı |
|
maşrapa |
~ Ar mişraba(t) مشربة [#şrb mifˁala(t) ia.] su içme aracı < Ar şaraba شَرَبَ içti |
|
maşrık |
~ Ar maşriḳ مشرق [#şrḳ mafˁil iz/m.] güneşin doğduğu yer, doğu < Ar şaraḳa شرق (güneş) doğdu |
|
maşuk |
~ Ar maˁşūḳ معشوق [#ˁşḳ mafˁūl mef.] sevilen kimse, sevgili < Ar ˁaşiḳa عشق aşık oldu |
|