mütareke |
~ Ar mutāraka(t) متاركة [#trk mufāˁala(t) III msd.] bırakışma, kavgayı terk etme < Ar taraka ترك bıraktı |
|
müteaddit |
~ Ar mutaˁaddid متعدّد [#ˁdd mutafaˁˁil V fa.] sayılı, çok sayıda < Ar ˁadda عدّ saydı |
|
müteahhit |
~ Ar mutaˁahhid متعهّد [#ˁhd mutafaˁˁil V fa.] taahhüt eden, üstlenici < Ar ˁahida عَهِدَ ısmarladı, sözleşti, şart koştu |
|
müteakip |
~ Ar mutaˁāḳib متعاقب [#ˁḳb mutafāˁil VI fa.] bir diğerini izleyen, ardarda gelen < Ar ˁaḳaba عَقَبَ izledi |
|
müteal |
~ Ar mutaˁāl مُتَعَالٍ [#ˁlw mutafāˁal VI mef.] yüce, yüceltilen, Allah'ın sıfatlarından biri < Ar ˁalā علا yüksek idi, yükseldi |
|
müteallik |
[ İrşadü'l-Mülûk ve's-Selâtîn, 1387] ~ Ar mutaˁalliḳ متعلّق [#ˁlḳ mutafaˁˁil V fa.] ilgili olan, taalluk eden < Ar ˁalaḳa عَلَقَ asıldı, ilindi → taalluk 22.12.2014 |
|
mütearife |
< Ar mutaˁāraf متعارف [#ˁrf mutafāˁal VI mef.] bilinen, umumen maruf olan < Ar ˁarafa عَرَفَ bildi |
|
mütebahhir |
~ Ar mutabaḥḥir متبحّر [#bḥr mutafaˁˁil V fa.] geniş malumat sahibi, allame < Ar tabaḥḥara تبحّر [V f.] engin oldu, bir ilim dalında derinleşti < Ar baḥr engin |
|
mütebaki |
~ Ar mutabāḳī متباقي [#bḳy mutafāˁil VI fa.] artan, kalan < Ar baḳā بَقَا kaldı |
|
mütebessim |
~ Ar mutabassim متبسّم [#bsm mutafaˁˁil V fa.] tebessüm eden, gülümseyen < Ar basama بَسَمَ gülümsedi |
|
mütecanis |
~ Ar mutacānis متجانس [#cns mutafāˁil VI fa.] tecanüs eden, türdeş < Ar cins جنس tür |
|