müstear |
~ Ar mustaˁār مستعار [#ˁwr mustafˁal X mef.] eğreti, ödünç alınmış < Ar ˁāra عَارَ kusurlu idi, eğreti idi |
|
müstebit |
~ Ar mustabidd مستبدّ [#bdd mustafˁil X fa.] yalnız, yalınmış, başına buyruk < Ar badda بَدَّ ayırdı, ayrıldı, açtı, apıştı |
|
müstecap |
~ Ar mustacāb مستجاب [#cwb mustafˁal X mef.] (duaları) kabul olunmuş < Ar cāba جَابَ cevap verdi |
|
müstecir |
~ Ar mustaˀcir مستأجر [#Acr mustafˁil X fa.] ücretle tutan, kiracı < Ar astaˀcara أسْتَأجَرَ [X f.] ücretle tuttu, kiraladı < Ar acr أجر ecir, ücret, kira bedeli |
|
müstefit |
~ Ar mustafīd مستفيد [#fyd mustafˁil X fa.] yararlanan, fayda gören < Ar fāda فَادَ yararlandı |
|
müstefreşe |
[ Milliyet - gazete, 1952] < Ar mustafraş مستفرش [#frş mustafˁal X mef.] bir erkeğin istifraş hakkına sahip olduğu kadın, cariye < Ar astifraşa إستفرش [X f.] 1. döşek yaydı, 2. bir kadını nikâhlı veya nikâhsız yatağa aldı < Ar faraşa فرش yaydı, serdi → mefruşat Not: Osmanlıca ve Türkçe hiçbir sözlükte bu kelime mevcut değildir. +e ekiyle dişil yapılması yakın devir Türkçesine mahsus görünüyor. 15.11.2019 |
|
müstehak |
~ Ar mustaḥaḳḳ مستحَقّ [#ḥḳḳ mustafˁal X mef.] hak edilen / Ar mustaḥiḳḳ مستحِقّ [#ḥḳḳ mustafˁil X fa.] hak eden < Ar ḥaḳḳa حَقّ hak idi |
|
müstehcen |
~ Ar mustahcan مستهجن [#hcn mustafˁal X mef.] çirkin sayılan, ayıp < Ar hacīn هجين melez, soysuz |
|
müstehlik |
~ Ar mustahlik مستهلك [#hlk mustafˁil X fa.] tüketen, helak eden < Ar halaka هَلَكَ tükendi, yok oldu |
|
müstehzi |
~ Ar mustahzī مستهزي [#hzA mustafˁil X fa.] alay eden, alaycı < Ar hazaˀa هزا alay etti |
|
müstemleke |
< Ar *mustamlak مستملك [#mlk mustafˁal X mef.] mülk edinilmiş, devletleştirilmiş < Ar *istimlāk إستملاك mülk edinme, devletleştirme |
|