müstantik |
~ Ar mustanṭiḳ مستنطق [#nṭḳ mustafˁil X fa.] konuşturan < Ar naṭaḳa نطق konuştu |
|
müstatil |
~ Ar mustaṭīl مستطيل [#ṭwl mustafˁil X fa.] uzun, uzayan, çekerek uzatılmış < Ar ṭāla طال uzadı |
|
müstear |
~ Ar mustaˁār مستعار [#ˁwr mustafˁal X mef.] eğreti, ödünç alınmış < Ar ˁāra عَارَ kusurlu idi, eğreti idi |
|
müstebit |
~ Ar mustabidd مستبدّ [#bdd mustafˁil X fa.] yalnız, yalınmış, başına buyruk < Ar badda بَدَّ ayırdı, ayrıldı, açtı, apıştı |
|
müstecap |
~ Ar mustacāb مستجاب [#cwb mustafˁal X mef.] (duaları) kabul olunmuş < Ar cāba جَابَ cevap verdi |
|
müstecir | ||
müstefit |
~ Ar mustafīd مستفيد [#fyd mustafˁil X fa.] yararlanan, fayda gören < Ar fāda فَادَ yararlandı |
|
müstefreşe |
< Ar mustafraş مستفرش [#frş mustafˁal X mef.] bir erkeğin istifraş hakkına sahip olduğu kadın, cariye < Ar astifraşa إستفرش [X f.] 1. döşek yaydı, 2. bir kadını nikâhlı veya nikâhsız yatağa aldı < Ar faraşa فرش yaydı, serdi |
|
müstehak |
~ Ar mustaḥaḳḳ مستحَقّ [#ḥḳḳ mustafˁal X mef.] hak edilen / Ar mustaḥiḳḳ مستحِقّ [#ḥḳḳ mustafˁil X fa.] hak eden < Ar ḥaḳḳa حَقّ hak idi |
|
müstehcen |
~ Ar mustahcan مستهجن [#hcn mustafˁal X mef.] çirkin sayılan, ayıp < Ar hacīn هجين melez, soysuz |
|
müstehlik |
~ Ar mustahlik مستهلك [#hlk mustafˁil X fa.] tüketen, helak eden < Ar halaka هَلَكَ tükendi, yok oldu |
|