müdafaa |
~ Ar mudāfaˁa(t) مدافعة [#dfˁ mufāˁala(t) III msd.] saldırıyı def etme, savunma < Ar dafaˁa دَفَعَ def etti, savdı |
|
müdafi |
~ Ar mudāfiˁ مدافع [#dfˁ mufāˁil III fa.] def eden, müdafaa eden < Ar dafaˁa دَفَعَ def etti, savdı |
|
müdahale |
~ Ar mudāχala(t) مداخلة [#dχl mufāˁala(t) III msd.] 1. girme, dahil olma, 2. söze girme, girişme, karışma < Ar daχala دَخَلَ girdi |
|
müdahene |
~ Ar mudāhana(t) مداهنة [#dhn mufāˁala(t) III msd.] birini yüzüne karşı övme, dalkavukluk < Ar dahana دهن yağladı, yağ sürdü |
|
müdahil |
~ Ar mudāχil مداخل [#dχl mufāˁil III fa.] araya giren, müdahale eden < Ar daχala دَخَلَ girdi, dahil oldu |
|
müdana |
[ TDK, Türkçe Sözlük, 1. Baskı, 1945] ~ Ar mudāhana(t) مداهنة yağcılık, dalkavukluk → müdahene Not: Müdahene sözcüğünün halk ağzındaki biçimi iken Cumhuriyet döneminde ayrı kelime kabul edilerek sözlüğe dahil edilmiştir. Galat-ı meşhurdur. Benzer sözcükler: mudana, müdanasız 07.04.2015 |
|
müdavim |
~ Ar mudāwim مداوم [#dwm mufāˁil III fa.] devam eden < Ar dāma دام devam etti |
|
müddei |
~ Ar muddaˁi مدَّعٍ [#dˁw muftaˁil VIII fa.] iddia eden, davacı < Ar daˁā دَاعَ dava etti, çağırdı |
|
müddet |
~ Ar mudda(t) مدّة [#mdd fuˁla(t) mr.] zaman veya mekânda uzunluk, süre < Ar madda مَدَّ uzadı |
|
müdebbir |
~ Ar mudabbir مدبّر [#dbr mufaˁˁil II fa.] ardını düşünen, tedbir eden < Ar dabbara دَبَّرَ [II f.] arkasını düşündü, planladı |
|
müdellel |
~ Ar *mudallal مدلّل [#dll mufaˁˁal II mef.] < Ar dalīl دليل delil |
|