kullan|mak |
< ETü kul hizmetçi, köle +lAn- |
|
kullukçu |
< TTü kulluk köle, hizmetkâr +çI |
|
kulp |
~ Ar ḳulb قُلْب [#ḳlb fuˁl ] halka, bilezik < Ar ḳalaba قَلَبَ döndürdü, çevirdi, eğirdi |
|
kuluçka |
~ Bul kloçka клочка tavuğun yumurtaya yatması (Kaynak: Berneker Slav. Etym. W. I.521)< onom |
|
kulun |
<< ETü kulun at yavrusu |
|
kulunç |
kulunc "bağırsak sancısı" [ Yadigâr-ı İbni Şerif, <1421?] ≈ Ar ḳūlanc/ḳūlinc قولنج [#ḳlnc q.] özellikle bağırsakta ani ve şiddetli sancı, kolik ~ Yun *kōlingós κωλιγκός << EYun kōlikós κωλικός a.a. (Kaynak: LS sf. 1016: Dsc 2:54, Gal 8:40)< EYun kṓlon κώλον kalın bağırsak → kolon2 Not: Halen "sırtta kas spazmı" anlamı daha yaygındır. Benzer sözcükler: kulunç otu 14.11.2019 |
|
kulübe |
~ Fa kulba/kurbe كلبه/كربه küçük oda, hücre, dükkân ~ EYun kalýbē καλύβη [pp.] a.a. < EYun kalyptō, kalyb- καλύπτω örtmek, saklamak |
|
kulüp |
~ İng club 1. kalın sopa, topuz, 2. belli bir yerde toplanan zümre, toplantı, dernek, klik << Nor klubba topak, topuz << Ger *klumb- |
|
kulvar |
~ Fr couloir dere yatağı, mecra, koşu yolu < Fr couler akmak +(t)orium |
|
kum |
<< ETü kum a.a. |
|
kuma |
<< OTü kuma cariye, erkeğin ikinci karısı ≈ ETü küni/küŋ a.a. ~ OFa knīg/kanīg kız |
|