kula |
<< ETü kula sarıya çalan at rengi ≈ Moğ qula a.a. |
|
kulaç |
<< ETü kulaç kol açımı mesafesi <<? ETü kol aç |
|
kulak |
<< ETü kulkak/kulġak kulak, işitme organı |
|
kulampara |
~ Fa ġulām-bāre هغلامباره oğlan düşkünü, oğlancı § Ar ġulām غلام oğlan, uşak + Fa +bāre باره düşkün, tutkun |
|
kule |
~ Ar ḳulla(t) قلّة [#ḳll fuˁla(t) mr.] zirve, doruk < Ar ḳalla قلّ yükseltti, kaldırdı |
|
kulis |
[ Mehmed Bahaeddin (Toven), Yeni Türkçe Lugat, 1924] ~ Fr coulisse asansör boşluğu, tiyatroda dekorun hızla indirilmesini sağlayan şaft, tiyatroda perde arkası < Fr coulis akışkan, akıntı < Fr couler akmak << Lat colare [den.] (bir delikten) akmak, elekten geçmek < Lat colum elek Bu maddeye gönderenler: kulvar 30.09.2017 |
|
kullan|mak |
< ETü kul hizmetçi, köle +lAn- |
|
kullukçu |
< TTü kulluk köle, hizmetkâr +çI |
|
kulp |
~ Ar ḳulb قُلْب [#ḳlb fuˁl ] halka, bilezik < Ar ḳalaba قَلَبَ döndürdü, çevirdi, eğirdi |
|
kuluçka |
~ Bul kloçka клочка tavuğun yumurtaya yatması (Kaynak: Berneker Slav. Etym. W. I.521)< onom |
|
kulun |
<< ETü kulun at yavrusu |
|